26 Mart 2009 Perşembe

ÇOCUĞUMUN ÖZGÜVEN VE KİŞİLİĞİNİ NASIL GELİŞTİREBİLİRİM?



KAYNAK

Mine AKVERDİ / Akşam PAZAR EKİ


Dünyaca ünlü Montessori eğitim yöntemi, özel oyunlar, fikirler ve etkinliklerle çocukların özgüvenini, kişiliğini ve becerilerini geliştiriyor. Montessori Vakfı Başkanı Tim Seldin’in Kaknüs Yayınları’nca Türkçe’de yayınlanan ‘Harika Çocuk Nasıl Yetiştirilir?’ adlı kitabı yöntemi detaylarıyla anlatıyor.

Çocuklar dünyaya bomboş, tertemiz bir kağıt gibi geliyor. Zaman içinde o kağıda yazılanlar da onların karakterlerini, alışkanlıklarını, yapılarını ve becerilerini şekillendiriyor.

Haliyle onları mutlu ve duyarlı bireyler olarak yetiştirmek çok çetin bir görev. “Her öğretmen anne veya baba olmayabilir ama her anne baba mutlaka bir öğretmendir” diyor eğitimci Tim Seldin. Türkiye’de yeni yayınlanan ‘Harika Çocuk Nasıl Yetiştirilir’ kitabının yazarı olan Seldin, sözlerine şunu da ekliyor: “Anne-baba olarak görevimiz sadece çocukları beslemek, kucaklamak ve korumak değil. Aynı zamanda onlara bağımsız hareket edebilmeyi; kendilerine güvenen, doyuma ulaşmış, başarılı ve mutlu birer yetişkin olmayı öğretmeliyiz.” Peki, bunu nasıl yapacaksınız? Cevap Seldin’in kitabında! ‘Harika Çocuk Nasıl Yetiştirilir?’de sunulan bütün o renkli, eğlenceli, öğretici, ilginç, yaratıcı ve faydalı bilgilerin temelini ise 100 yıllık, dünyaca ünlü bir çocuk eğitim yöntemi oluşturuyor: Montessori Metodu.

AMAÇ ÖĞRENME İSTEĞİNİ ARTIRMAK

1900’lü yılların başında çocuk eğitimine yepyeni bir anlayış getirerek dünyada devrim yaratan eğitimci ve bilim kadını Maria Montessori’nin geliştirdiği bu eğitim metodunun temel felsefesi şu: “Eğitimin amacı sadece çocuğa bilgi aktarmak değil, her çocuğun tabiatında zaten var olan keşfetme ve öğrenme isteğini uyandırmaktır!” Metot, çocuğun okula ve öğrenmeye karşı pozitif tutum edinmesini hedefliyor. Bunun yanında her çocuğun kendine güvenini geliştirmesini, konsantrasyonunu artırmasını, doğru ve olumlu alışkanlıklar geliştirmesini ve en önemlisi çocukta kalıcı merakın beslenmesini amaçlıyor. Kendisi de bu metotla büyümüş olan ve şimdi de Montessori Vakfı Başkanlığı’nı yürüten Seldin, yeni kitabı aracılığıyla başarısı kanıtlanmış bu eğitim metodunun tüm püf noktalarını dünyayla paylaşıyor. Kitapta günlük hayatta rahatça uygulanabilecek sayısız yöntem, egzersiz, eğitici ve yaratıcı oyunlar, eğitimde kullanabileceğiniz renkli aksesuarlar tüm detaylarıyla önünüze seriliyor. Çocuk için güvenli ve özgürleştirici ev dekorasyonu, duyuları geliştirecek faaliyetler, ev işlerini, nezaket kurallarını ve öz bakımı öğretecek yöntemler de cabası… Kısacası, Montessori Metodu’nun sunduğu basit ve eğlenceli tavsiyelerle kendi çocuğunuzu bir harika çocuğa dönüştürmeniz hiç zor değil!

Montessori Metodu’nun temeli

Zeka dahilere mahsus değildir. Her çocuk doğuştan zekidir. Küçük yaşta, doğru uyaranlarla, mantık yürütme ve problem çözme yetenekleri geliştirilebilir.


Eğitimde en önemli dönem hayatın ilk 6 yılıdır.

Çocukların ihtiyacı olan şey, kendi kendilerine yetebilme ve bağımsız hareket edebilme becerilerini geliştirebilmektir.

Sınavlar ve yarışlar çocukları iyi eğitmek için etkili yöntemler değildir. Bir çocuk, okulunu güvenli, heyecan verici ve eğlenceli olarak gördüğü zaman çok daha iyi öğrenebilir.

Özsaygı, özgüven ve yetkinlik hissi ile yeni bilgiler öğrenip kendini geliştirme arasında doğrudan bağlantı vardır.

En iyi öğrenme metodu, öğrenilen şeyi tecrübe ederek, günlük yaşamda uygulayarak ve problem çözme becerisi olarak kullanarak öğrenmektir.

Çocuğun öğrenmesinde en kritik dönemler

Montessori’ye göre çoğun öğrenmesinde en kritik dönem 0-6 yaş aralığı. Bu süre zarfında da her konu için farklı bir ideal öğrenme dönemi var. Eğer çocuğunuzun hangi dönemde hangi konulara ilgi duyduğunu ve onu bu alanlarda nasıl eğiteceğinizi bilirseniz zihinsel kapasitesini ve becerilerini artırabilirsiniz. İşte kitaptan birkaç ipucu…

HAREKET DÖNEMİ (0-1 yaş): Bebek nesneleri tutmayı, dönmeyi, emeklemeyi ve yürümeyi bu dönemde öğrenir. Ona mümkün olduğunca fazla hareket özgürlüğü vermek önemlidir. Evinizi ya da çocuk odasını çocuk dostu ve güvenli bir şekilde dekore etmek hem hareket kabiliyetini artıracak hem de özgürce gezip eşyaları inceleyerek keşfetmesini sağlayacaktır.

DİL GELİŞİMİ DÖNEMİ (0-6 yaş): Ona resimli kitaplar okumak, evdeki eşyaların isimlerini öğretmek önemlidir. ‘Şimdi seni kucağıma alıyorum’ gibi yaptıklarınızı açıklayıcı şekilde onunla sürekli konuşarak dil ile davranışlar arasındaki bağlantıyı kurmasını da sağlarsınız.

DUYULAR (2-6 yaş): Duyuların öğrenimi, doğumdan itibaren başlar fakat 2 yaşından itibaren tat alma, duyma, dokunma ve koklama çocuğun daha fazla ilgisini çeker. Bu dönemde çocukların duyularının farkına varmalarını sağlayacak egzersizler yaptırmak önemlidir. Bunun için doğadan faydalanabilirsiniz.

DÜZENLİLİK (2-4 yaş): Bu dönemde çocuklar günlük rutin işleri çok severler. İstikrardan ve tekrarlardan hoşlanırlar. Ona su doldurmak, masa kurmak, düğme iliklemek gibi basit işler vererek hem kendi öz bakımını hem de ev işlerini öğretebilirsiniz. Kendi işini görebilme becerisini kazandırmak, ona özgüven ve bağımsızlık aşılar.

MÜZİK (2-6 yaş): Müzik, çocuğun günlük hayatının bir parçası olduğunda, çocuğunuzun ritim ve melodi gelişimine bu dönemde kendiliğinden ilgi gösterdiğini fark edersiniz. Müzik eşliğinde şarkı söylemek, dans etmek, el çırpmak gibi oyunlar oynayabilir, davul, gitar, zil gibi müzik aletleri kullanmaya teşvik edebilirsiniz.

UZAMSAL İLİŞKİLER (4-6 yaş): Bu dönemde çocuğunuz boyut ve mekan ilişkilerini daha iyi anlayacaktır. Karmaşık yapbozlar üzerinde uğraşmak zihinsel gelişimine önemli katkılar sağlayacaktır.

MATEMATİK (4-6 yaş): Rakam ve nicelikle ilgili bu kritik evrede çocuğa somut matematik egzersizleri yaptırmanın birçok yolu var. En basiti ise sayı saymayı öğretmek. Mutfakta yemek yaparken malzemeleri birlikte saymak, oyuncakları saymak gibi günlük hayatta birçok fırsatı değerlendirebilirsiniz.


İLGİLİ DİĞER LİNKLER

PRATİK ANNE


14 Mart 2009 Cumartesi

O DAHA 3 YAŞ 3 AYLIK ama neler yapıyor...

KENDİ KÜÇÜK AMA YAPTIĞI İŞLER BÜYÜK...



@Şimşek mcqueen,ayakkabı tamircisi ve cinler,3 küçük domuzcuk,kırmızı başlıklı kız...Bir yaşın üzerinde çocuğu olan herkese çok aşina gelecektir bu isimler...Çünkü bizim minik tosbaa yatarken bu hikaye ve masalların okunmasını talep ediyor.Önce ben anlatıyorum sonra "bi daa" diyerek kendi başlıyor anlatmaya. Dinlemek de çok keyifli.

@Herşey değişiyor hem de çok çabuk,becerileri de çok hızlı gelişiyor. Bazen şaşırıyorum bu küçük adam nasıl yapabiliyor diye ama gelişiminin bir parçası tabi ki bunlar.

@Artık kendi çatal,bıçak ,kaşığı olmadan yemek yemiyor(renkli plastikten). Onları dolaptan alıp tabağının yanına yerleştiriyor.Çatal sola, kaşık ve bıçak sağa... "yemekteyiz" programına inat doğru yerleştiriyor bizim tosbaa :))( bunu öğrenebilmesi için her seferinde ısrarla aynı şekilde masa hazırlamalısınız. ne görürse onu öğreniyor) Çatal ve kaşığı kullanmaya başlayalı çok oldu ama bıçak daha yeni. Meyve yerken (elma ,muz),tostunu yerken,ekmeğine reçel sürerken bıçağını kullanması çok hoşuma gidiyor.

@Tamir aletlerine olan ilgisi ise nerdeyse bebekliğinden beri var. Babasıyla tamir yapmaktan çok hoşlanıyor.Kendi oyuncak aletleri de var ama o illaki orjinalleriyle iş yapacak.
@Kelime dağarcığı artık daha hızlı gelişiyor. Hafızasına aldığı ve telaffuz ettiği kelimeler artıyor. Bunu geliştirmek için de hep kitaplar okuyorum,olayları ona anlattırıyorum.

@"Tamirci bob'un kelimeler dünyası" minik tosbaa'mı konuşturmak için yapılmış bir kitap sanki... 400'den fazla kelime var içinde. Burada önemli olan onun ilgisini çeken bir konu olması. Tamirci bob cd lerini daha 2 yaşındayken çok keyifle izlerdi,traktör, iş makineleri,inşaat malzemeleri en sevdiği oyuncaklarıydı. Hatta oğlumun ilk söylediği kelime de "traktör" olmuştu...
Bu sebeple bu kitap üzerinde konuşmak, gördüklerini anlatmak ona çok keyif veriyor. Bu sayede de bir çok kelimeyi de severek öğreniyor.

""""""""""""""""""""""""""""""""(detaylar için resmin üzerine tıklayın.)"""""""




@Dinozor Barney ve tren Thomas ise severek izlediği cd.ler.

@Bu aralar "Transformers "daki robotlar çok önemli bir yer tutuyor onun hayatında. Şekil değiştirmesi çok ilgisini çekti. Hatta robotlar ona güçlü olmayı çağrıştırıyor. "Ben abiyim ve robot gibi güçlüyüm" cümlesini de sık sık işitiyoruz ondan.. Dövüşen robotlara ilgisi bu aralar yoğun. İçerik ve konu olarak tam takip etmiyor olsa da görsel olarak çok sevdiği robot çizgi filmleri şunlar: Megas xlr ve Ben10
""" """

@Arabalarını evdeki halının üzerindeki çizgilerde sürmeye başladı. Üzerinde yollar,evler,ağaçlar ,parkyerleri ve fabrikalar çizilmiş bir halı görünce de hemen aldım minik tosbaama... Arabaları ile oynayacağı zaman hemen halısını seriyor.




@Ayrıca yukarıdaki gibi bir organizer kutu ise oyun hamurları için ideal.Hamur ile en çok robot ve araba yapıyor. Oyun hamuru ve kutusu diğer tüm oyuncakları gibi istediği an ulaşabileceği noktalarda.Hangisini isterse onunla oynuyor. Oyun bitince hepsini toplayıp yerine kaldırıyor bizim tosbaa...


@Kıyafetlerini onun erişebileceği mesafelerdeki dolaplara taşıdım.Dışardan gelince montunu çıkarıp yerine asabilir,kilot ve atletlerini alıp giyebilir,ayakkabılarını ayakkabı dolabından alabilir, bir basamağa çıkarak dişlerini fırçalayabilir,ellerini ve yüzünü yıkayabilir ...
Tüm bunları kolaylıkla yapması için gerekli ortamı hazırlamak lazım ki çocuk da istekle yapabilsin ve YAPMA VE BAŞARMA duygusunu hep yaşasın.

harika çocuk nasıl yetiştirilir
montesorri

6 Mart 2009 Cuma

Çocukların evde ve okulda edineceği iyi alışkanlıklar neler?


Günümüzde manevi değerler gitgide daha fazla kıymetini yitiriyor. Yardımseverlik, başkalarını önemsemek, nezaket veya sorumluluk ifadeleri anlamsız kelimeler haline geldi. Peki bu durumda çocuklarımıza 'teşekkür ederim', 'birşey değil' demeyi ya da yalan söylememeyi nasıl öğreteceğiz? Kesin olan, doğru ve yanlışın ne olduğunu bilmeyen çocukların ileride zorluk çekecekleri.

KAYNAK

Okul öncesi çağı iyi değerlendirilirse iyi alışkanlıklar edin­menin en elverişli çağıdır.

Bu çağda çocuklar yetişkinlerin davranışlarını aynen kopya etmeye çalışırlar. Eğer okulda bu­lunuyorsa öğretmenin hareketleri onun için önemli bir değer ifade etmektedir.

Gerek sözlü ve gerekse hareketlerle gösteri­len nezaket kuralları çocuk için iyi örnek olacaklardır.

"Ağaç, yaş iken eğilir" sözü hatırlanmalıdır.

Bu yaş çocuklarının iyi alışkanlıklar kazanmasında en önemli faktör zaman faktörü­dür.

Çocuğun tüm davranışları zamanlı, planlı, programlı, sü­rekli ve kalıcı alışkanlıklar olmalıdır.
Çocuğun gözünü açtığı ilk mekân aile ocağı olduğuna gö­re, iyi ve temel alışkanlıkları bu ocakta alması gerekir.

O halde evde ne gibi alışkanlıklar edinmesi gerektiğini belirtmeye çalı­şalım:

*Çocuk zamanında yatmalı ve zamanında kalkmalıdır.

*Üç yaşındaki bir çocuk gece saat 7'den sabah saat yediye kadar 12 saat; gündüz 2-2,5 saat uyumalıdır.

Diğer temel alışkanlık­ların başlıcalarını da şöyle sıralamak mümkündür.

*Nezaket kuralları,

*büyüklerini ve küçüklerini selamlama alışkanlığı,

*sevgi, saygı ve güven ilişkilerinin geliştirilmesi;

*çalışma ve iş başarma alışkanlığının kazandırılması;

*yalnız aile bireylerine karşı değil çevresindeki büyük ve küçük insanlara karşı da nezaket kurallarına uyması alışkanlığının kazandırılması;

*kendi kendine giyinip soyunması alışkanlıklarının kazandırılması;

*temizlik, tertip ve düzen alışkanlıkları:

*giysilerini temiz tutma,

*el yüz yıkama,

*dişlerini fırçalama,

*tuvalet alışkanlığı ve taha­retlenme,

*eşya ve oyuncaklarını temiz ve tertipli bulundurma.

*Tüm bu etkinliklerin zamanlı, planlı, programlı, sistemli ve sü­rekli olması alışkanlıkları kazandırılmalıdır.

Okulda edinilecek ve devam ettirilecek alışkanlıklar:

*öğ­retmen ve arkadaşlarını selamlamak;

*başlık, palto ve manto gi­bi giysilerini yerine asmak,

*konuşma kurallarına uymak,

*eşya ve oyuncaklarını başkasına zarar vermiyecek şekilde kullan­mak;

*oyun kurallarına uymak,

*arkadaşlarına yardımcı olmak;

*kendi kendine yemek yeme;

*çatal, kaşık bıçak kullanma,

*yemekten sonra, el yıkamak, sabun kullanmak, havlu kullan­mak, muslukları açık bırakmamak;

*yemekten sonra uyumak,

*sınıfın temizlik, tertip ve düzenine katkıda bulunmak...

Oku­lun bu planlı ve sistemli alışkanlık kazandırma çalışmaları ai­lelere de yansıtılmalıdır. Aile ile okul birbirini tamamlayan ortak bir strateji uygulamalıdır. Daha çok okul ailelere bilimsel rehberlikte bulunmalıdır. Çünkü her aile aynı ölçüde bu işlere yatkın değildir.


kaynak

5 Mart 2009 Perşembe

ÇOCUKLARA KEMAN EĞİTİMİ KAÇ YAŞINDA VERİLMEYE BAŞLANMALI

SUNA KAN kimdir

<< Keman ve piyano erken yaşlarda başlanması gereken birer enstrüman. Kişinin icra edeceği sanat dalı başlama yaşında etkin. Mesela bir çocuk 5 yaşında kontrbasa başlayamaz veya operaya erken başlayamaz. 5–6 yaş keman için uygundur. 10–11 yaş başlamak için biraz geç ama yeteneği varsa yine de olabilir. Çalışkanlık ve yetenek birbirini tamamlar. Çevresel etki kulağın algılama özelliğini destekler. Yeteneği ortaya çıkartan ısrarlı çalışmadır. Bana yetenek mi çalışmak mı derseniz. Çalışmak derim. Çoğu müzisyenin kulağı ritim ve nota algılama anlamında iyidir. Mesela benim öyledir, İdilin öyledir, Gürel Aykal’ın olağanüstü bir kulağı vardır. Ben çocukken piyanoda bir notaya basıldığında bizim evde piyano yoktu ama ne olduğunu bilmeden sesimle taklit ederdim. Duyulan sesi notayla ifade edebilme becerisidir bu. Örneğin dışarıda bir klaksiyon çalsa içinde birbirine karışmış çok sayıda nota olmasına karşın esas notasını duyarım. Bir müzik dinlerken onu nota görür gibi dinliyorum. Kulağın bu durumda olması bir kolaylık sağlıyor. Kulakta bu hassasiyet olmasa bile küçük yaşlardan başlayacak bir ses terbiyesi ile kulak bu hassasiyete ulaşabilir. Küçük yaşlarda çevresel etkilerle maruz kaldığınız seslerin etkisi kulağınızın müzikal yeteneği anlamında çok önemli.

Ben 5 yaşındayken babamla Ankara Ulusta enstrüman satan bir mağazaya gittik. Küçük dörtte bir keman aldık. Oyuncak gibi gözükse de el yapımı ve oldukça iyi bir kemandı. Hala bende duruyor.
Biz küçük bir evde oturuyorduk Ankara’da. Ben çalışırken gözüm dışarıda olurdu. Arkadaşlarım ip atlıyor, top oynuyor falan ama babam başımda tabi. İlk başlarda yarım saat sonra bir saat ve sonra her gün düzenli çalışırdım. Babam beni yüreklendirmek için zavallı çocukları sokaktan toplar onlara şeker, çikolata gibi şeyler verir ve beni dinlemelerini isterdi. Çünkü onlarda oynamak istiyordu benim cayır cayır kemanımı dinleyeceklerine oynamak daha cazipti. Bu nedenle babam onlara çikolata ve şeker verirdi. Babam küçücük iskemleleri dizer radyoda bir yer arar gibi yapardı ve sonra anons ederdi. Sayın dinleyiciler şimdi büyük kemancı Suna Kanı dinleyeceksiniz diye. Ben iki üç dakika bir şeyler çalardım ve babam çocuklara beni alkışlatırdı. Çocukluğumdan bunlar hatıramda yer eden anılardır. Bir çocuk için 5–6 yaşlarda çalışmak zor birşey. Disiplini o yaşlarda çocuğa aşılamak zor. Bu ancak sevdirmekle olur.>>

KAYNAK:
Devlet Sanatçımız Suna Kan ile müzik zekası üzerine konuştuk