21 Ekim 2008 Salı

2-3 YAŞ ÇOCUKLARI KENDİNDEN İBARETTİR!

Çocuklar dürtü ve isteklerini kontrol altına almayı, geciktirmeyi, ertelemeyi bilmezler.

Olmadık yerlerde ve zamanlarda isteklerinin karşılanmasını isterler ve çoğunlukla tuttururlar.
Engelleyici nesne ve durumlar bireyde öfke yaratır.

Çocuklar da, anne ve babalarından ’’hayır ’’ cevabını aldıklarında, istekleri bir şey olmadığında öfkelenirler.



Ama ilk sekiz yıl içersinde görülen öfke duygusu ve ardından gelen tepki kısa sürer (ortalama 5 dakika), daha sonra çocuğun neşeli bir havaya girdiği görülür.

Önemli olan anne babaların bu anda çocuğa nasıl davranmaları gerektiğini bilmeleri ve bu davranışları çocukta kalıcı hale getirmemeleridir.


Bu dönemde öfke tepkilerine karşı anne babaların yapacağı en uygun davranış bu tepkilerin kısa süreli olduğunu da düşünerek çocuğun dikkatini başka yöne çekmek olacaktır.

Çocuk bu olumsuz ve hırçın davranışları sergilediğinde kısa bir süre, ilgisiz davranmak, umursamamak, onlarla sürtüşmeye girmemek, dikkatlerini o an ortamda bulunan başka bir şeye çekmek yapılacak en doğru olan davranışlardır.

Ayrıca anne ve babaların o an başka şeylerle meşgul olup olumsuz davranışı bittikten sonra ilgilenmeleri daha uygun olur. Bu anlarda sakin ve sabırlı davranmak çok önemlidir.

Öfkesi geçen çocukla onun bu duygusunu anlayarak kabul eden bir yaklaşımla ama kararlı bir ses tonu ile konuşmak en doğrusudur. Çocuğun bu öfke davranışı anne babalarda da öfke duygusu uyandırmamalıdır. Anne babalar unutmamalıdır ki bu dönem geçicidir.

İki buçuk – üç yaşları anne babaların yapması gereken en iyi davranış çocuğun belli kurallar ve sınırlar çerçevesinde saltanatının sürmesine izin vermektir.

Dört yaşından sonra da çocuk her istediğinin karşılanmayacağını, belli kuralların olduğunu öğrenmeye başlar.


"Çocuklarda İki Yaş Sendromu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Eylem AYRANCI'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

kaynak:

2-3 yaşlarındaki bir çocuk, dünyayı ancak ihtiyaçları çerçevesinde algılar.

Başka bir ifadeyle dünya, onun ihtiyaçlarından ve kendinden ibarettir. Bu yaşlardaki bir çocuk, kendi becerilerini ortaya koymanın peşinden koşmakta, paylaşmayı öğrenmekte, davranış değişiklikleri göstermektedir.

Sosyal ve davranışsal gelişim

Çocuğunuz 2-3 yaşlarında sadece kendisine ve gereksinimlerine odaklanmıştır ve dünyayı neredeyse yalnızca kendi bakış açısından algılar. Bu durum, bazı bakımlardan aslında onun için bir avantajdır; böylelikle kendi becerilerini ve yeteneklerini geliştirmeye odaklanabilir.

Bırakın, paylaşmayı öğrensin

2-3 yaş grubu bir çocuk için, kendine odaklanmış yapısı, oldukça tipik bir davranış biçimidir. Sahiplenici ya da yalnızca kendine odaklı davransa bile, bu onun bencil olduğu anlamına gelmez. Kendisine ait olduğunu düşündüğü şeyleri başkasıyla paylaşması için bir neden yoktur. Bazen aynı gelişim döneminden akran çocuklarla etkileşimde bulunmak ya da oyuncaklarını ve aktivitelerini paylaşmak onun için çok zordur. Onu, diğer insanlara karşı düşünceli davranmaya teşvik etmek isteyebilirsiniz, ancak bir çocuk beş ya da üzeri yaşa gelmedikçe, bir başkasının gereksinimleri için içten gelen, samimi ilgi gösteremez.

Ona karşı her konuda cömert olun

Bu yaştaki bir çocuktan başkalarını düşünmesini istemek ve böylece davranışlarını etkilemeye çalışmak faydasızdır; o henüz bir başkasının duygularını anlayıp paylaşamaz. Bir arkadaşını ittiğinde, birisi onu iterse kendini nasıl hissedeceğini düşünmesini istemek hiç işe yaramayacaktır. Basit ve anlaşılır olun ve “biz başka insanları itmeyiz” mesajını vurgulayın.


Bu, duygular hakkında konuşmalar yapmayın anlamına gelmez, fakat toplum dışı bir davranışı düzeltirken, yalnızca o hareketi yapmaması üzerinde durun. Aynı zamanda, içten gelerek yapılan en küçük nazik ve düşünceli davranışı da mutlaka dile getirin ve övün. Böylece çocuğunuzun sosyalleşme adına öğrendiklerini desteklemiş olursunuz.

kaynak

8 Ekim 2008 Çarşamba

KAÇ KİLO ALMALIYIM??


GEBELİKTE KİLO ALIMI

Gebelik Öncesi vücut ağırlığı mümkünse saptanmalı ve standartlara göre değerlendirilmelidir

Yetişkinlerde boya uygun vücut ağırlığını saptamak için standartlar kullanılmaktadır.

Beden kitle indeksinin kullanılması ise daha pratik bir yöntemdir.

Boy ölçülür, metre olarak yazılıp karesi alınır. Çıkan rakam 20 ile çarpılırsa boya uygun ağırlığın alt sınırı, 25 ile çarpılırsa boya uygun ağırlığın üst sınırı bulunur (ortalama 21) bulunan değere gebelik ayına göre ekleme yapılır.

Gebelik öncesi zayıf olan kişilerde düşük doğum ağırlıklı bebek doğum oranı ve preeklamsi riski yüksektir. Gebenin diyetine ek besinler eklenerek bu durum düzeltilebilmektedir.

Gebelik öncesi şişman olan kişilerde ise hipertansiyon, şeker hastalığı, doğum güçlükleri gibi birçok komplikasyonun riski artmaktadır.

Gebelikte ağırlık kazanmanın izlenmesi önem taşımaktadır. Gebe kadın ilk üç ayda 0.5-1 kg, sonraki aylarda ise ayda ortalama 1.5-2.0 kg. ağırlık kazanmalıdır.

Gebelik süresince annenin toplam ağırlık artışı ( 10-14 kg.) ortalama 12.5 kg %15, olmalıdır. 7 kg dan az ağırlık kazanma, anne ve bebeğin sağlığını tehlikeye sokar.
Gebelik öncesi anne şişmansa daha az kilo almalıdır. Anneye beslenmesinin önemi sürekli anlatılmalıdır. Ayrıca ağırlık kazanımı az olduğunda anne sütünün veriminin düşeceği vurgulanmalıdır.

DİKKAT!

*Gebelik süresince anne ortalama 12.5 kg %15 (10-14 kg) ağırlık kazanmalıdır. (Ayda 1-1-5 kg.)

*Enerji eklemeleri, kadının gebelik öncesi ağırlığına göre yapılmalıdır.

*Gebelik öncesi ağırlığı normal olan kadına ilk 3 ay normal enerji gereksinimine 150 kalori, 4-9 ay arası ise 300 kalori eklenmelidir.

*Gebelik öncesi kadın şişmansa enerji eklemesi yapılmaz, ihtiyacı kadar verilir.

*Gebelik öncesi çok şişman kadınlara düşük enerjili diyetler ilk üç ay uygulanabilir.

*Dördüncü aydan sonra enerji kısıtlaması yapılmamalıdır. Kısıtlama gerektiğinde günlük enerji 1200-1500 kaloriden az olmamalıdır.

*Gebelik öncesinde kadın zayıfsa ilk 3 ay 250 kalori, sonraki aylarda ise 300 kalori ekleme yapılmalıdır.

kaynak

-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*

İlk dönemde çok az kilo alınır. Bu 1-1,5 kg. gibidir.
14 haftadan sonra, haftada 0,5 almak mümkündür. Yani bu her ay 2 kilo anlamına gelir. 30. haftadan sonra kilo alımı yine düşer. Son haftalarda ya çok az kilo alınır, belki de hiç alınmaz.
Ayrıca unutmamak gerekir ki; alman kilonun çoğunluğunu su tutumu ve rahim içeriği teşkil eder. Ve bunlar doğumla hemen gider. Ama tabi yağ olarak kazanılan kilolar da vardır. Evet. Bazı yağlar karın, kalça ve sırtta deri altında birikir. Bunların yok olması için doğum sonrasında egzersiz yapılması çok iyidir.

Doğumdan sonra ne olur?
Alman kilonun büyük bir kısmı su tutumudur. Bu hamilelik hormonlarının yarattığı direkt bir etkidir. Doğumdan sonraki 10 gün içinde tutulan su gider. Geri kalan 3 kg. kadar bir miktardır.
Yağ nasıl vücuttan atılır?
Genelde aktif olan bir kadının ekstra bir çaba sarf etmesine gerek kalmadan, bunlar kendiliğinden gider. Emzirme de kilo vermeyi hızlandırır. Kilo vermede aceleci davranan kadınlara ise egzersiz yapmaları önerilir.

kaynak

-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*

Eğer doğum öncesi zayıf kategorisinde bir anne adayıysanız (yani beden kitle indeksiniz 20’nin altındaysa) haftada 500 g veya üstü kadar kilo almanız beklenir. Tersine şişman kategorisindeki annelerdenseniz (BKI niz 26 ve üzeriyse) haftalık kilo alımınız 300 g şeklinde olmalıdır. Yani ayda 1-2 kg ağırlık kazanımı normaldir

kaynak

21 Eylül 2008 Pazar

ÇOCUKLARDA UYKU VE YAPILAN ANA BABA HATALARI


Çocuğunuzun gece boyunca deliksiz uyumasını istiyorsanız, birlikte uyumaktan ve gece uyandığında beslemekten kaçının…

Montréal Üniversitesi uzmanları tarafından yapılan bir araştırmada* anne-baba davranışlarının bebek ve çocukların uyku kalitesini etkilediği ortaya koyuldu.

Araştırmaya göre anne-babaların bebeği uyuturken sergiledikleri davranışlar çocuğun 4-6 yaşındaki uyku düzenini de etkiliyor.

Araştırmada 29-41 aylık çocukların uyutulma biçiminin bu çocukların 4-6 yaşındaki uyku düzenlerini de etkilediği saptandı. Çocukların uyku düzenini en fazla etkileyen anne-baba davranışları ise şunlar:




· Gece uyandığında çocuğa yiyecek ya da içecek verilmesi.
Bu durum kötü rüyaları tetikliyor, çocuğun gece 10 saatten az uyumasına veya uykuya dalmasının gecikmesine neden oluyor.

· Gece uyandığında çocuğun yanına yatılması ya da çocuğun anne-baba yatağına alınması.
Bu durum çocuğun yeniden uykuya dalmasını 15 dakika kadar geciktiriyor.

İlk yatırıldığı sırada çocuğun yanında kalmak ise uykuya dalmada gecikmeleri önlüyor.

Montréal Üniversitesi çocuk psikolojisi bölümünden Valérie Simard, gece uyandığında çocuğa yiyecek veya içecek vermenin bebeklik dönemindeki uyku sorunlarına karşı etkin bir strateji olduğunu ancak bu uygulamanın ilerleyen zamanlarda da devam ettirilmesinin uyku sorunlarına yol açtığını belirtiyor.
Simard, 29-41 aylık çocuğa gece uyandığında yiyecek ya da içecek verilmesinin çocuğun kötü rüyalar görmesine ve 4-6 yaşına vardığında da uyku süresinin azalmasına neden olduğunu da vurguluyor.

Simard anne-baba davranışlarından başka bebeğin kendi kendine de kötü uyku alışkanlıkları geliştirebileceğini ve bunların okul öncesi döneme ve hatta daha sonraki yıllara kadar devam edebileceğini belirterek; böyle durumlarda anne-babaların genellikle çocukla birlikte yatma yöntemine başvurduklarını söylüyor.
Ancak birlikte yatmanın uyku sorunlarının çözümü açısından etkin bir yöntem olmadığını vurgulayan Simard, araştırmanın birlikte yatmanın çocuğun gelecekteki uyku düzenini de olumsuz etkilediğini gösterdiğini belirtiyor.

*
Arch Pediatr Adolesc Med. 2008;162[4]:360-367.

KAYNAK

GECE TUVALET YAPMA EĞİTİMİ


  • Yatmadan önce tuvalete gidip çişinin tamamı yaptırılmalıdır.
  • Çocuk geceleri düzenli aralıklarla uyandırılmalı ve tuvalete gitmesi sağlanmalıdır.
  • Çocuğu düzenli aralıklarla kaldırabilmek için, düzenli bir yatış saati olmalıdır.

  • Örneğin: Çocuk akşam saat 22:00 de yatıyor ve sabah 10:00 da kalkıyorsa, her 3 saatte bir çocuk uyandırılabilir.Yani 22:00 de hemen yatmadan evvel tuvalete götürerek çişinin tamamını yapmasını sağladıktan sonra 3 saat aralıklarla 01:00, 04:00, 07:00 de uyandırarak tuvaletini yapması sağlanabilir.
  • Ancak sadece çocuğu tuvalete götürüp çişini yaptırmak yeterli olmaz.
    Çocuk tam olarak uyandırılarak tuvalete götürülmelidir.
  • Tamamen uyanık ve ne yaptığının farkında olması sağlanmalıdır.
  • Genelde çocuklar bu gece kalkmalarından pek hoşlanmazlar. Gözlerini açmadan, tuvalete gidip geldiklerinin farkına bile varmadan tuvaletlerini yaparlar, yani aslında uyanık değildirler.
  • Işıkları açarak, tuvalete kendi yürümesini sağlayarak, tuvaletini bitirdikten sonra kendi ve tuvalet temizliğini de yaparak yatağına geri dönmesi sağlanmalıdır.
  • Çocuklar bu işleri bilinçli olarak yapmadıkları sürece gece kaldırmanın hiç bir faydası olmayacaktır.
KAYNAK

28 Ağustos 2008 Perşembe

BİR İNSAN YETİŞTİRMEK

Kişilik dediğimiz karmaşık örüntü; doğuştan getirilen ve adına “mizaç” denilen özelliklerin, genetik faktörlerin aile ve çevre etkileşimiyle bir senteze ulaşması sonucu oluşur.

Bizler mesleklerimiz için ciddi eğitimlerden geçerken, “Bir İnsan Yetiştirmek” gibi belki de dünyanın en önemli işi için çok az bilgiye sahip olarak çocuklarımızı yetiştirmeye çalışmaktayız. Oysa dünyanın en zor mesleği anne baba olmaktır.

Hiçbir bilgi ve eğitim almadan öğrendiğimiz bu meslek, genellikle kültürel öğelerden ya da kendi anne babalarımızın bizleri yetiştirme biçimlerinden etkilenmektedir.

Her gelişim döneminin kendine özgü özellikleri ve yaşantıları vardır. Bunlarla ilgili doğru bilgi sahibi olmak, hangi davranış biçiminin sorun olup olmadığıyla ilgili daha sağlıklı düşünmemizi ve tutumlarımızı doğrudan etkileyecektir. Çocuklarımızı yetiştirirken farklı dönemlerde farklı davranış biçimleriyle karşılaşabiliriz. Bu noktada telaşa kapılmamalı ve doğru bilgilenerek en uygun yolu izlemeliyiz.


İlk 3 yılda çocuğun bağlanabileceği bir yetişkinin olması önemlidir. Yaşamın ilk üç yılında annenin kendisinin çocuğunun bakımı ve eğitimiyle ilgilenmesi en sağlıklı yoldur.

Annenin çalışması veya diğer nedenlerden dolayı çocuğun bakımı anne dışındaki kişiler-yakın akrabalar, bakıcı, kreş v.b.- tarafından sağlandığı durumlar da söz konusudur. Bu yetişkinin ilk olarak anne olması tercih edilse de, çalışan anneler için çocuğa bakan bu yetişkin anneanne, babaanne ya da iyi bir bakıcıdır olabilir. Yetişkinle kurduğu bu bağ, çocuğun birey olmaya geçiş sürecinde etkilidir ve çocuğun dış dünya ile ilişkisini kuran, ihtiyaçlarının doyurulmasını sağlayan bir araçtır.

İlk yıllarda, çocuğun en büyük gereksinimi sevgi, ilgi ve ihtiyaçlarının zamanında, yeter ölçüde giderilmesidir. Devamlı, dengeli ve kararlı bir sevgi, çocuğun sağlıklı büyümesi, sağlam bir kişilik geliştirmesi, çevreye uyumu açısından çok gereklidir.

Daha sonra çocuk ihtiyaçlarını karşılamayı öğrenmeye başlar, becerileri geliştirmeye başlar ve becerilerini geliştirmeye başladıkça birey olma özelliği kazanmaya başlar. Yine bu dönemde yetişkine olan bağlılığından kurtularak kendine güvenmeyi öğrenir ve sorun çözebilme yetisini geliştirir.

Çocuğun sosyal, zihinsel ve duygusal gelişiminin desteklenmesi için, yürümeye başladığı 1 yaş civarında hareket etmesine, çevreyi keşfetmesine fırsat vermek gerekir tabi çevreden gelebilecek zararlara karşı önlem almak koşuluyla. Tam tersi çok müdahaleci olmak, engelleyici olmak ise hem gelişimini olumsuz etkiler hem de yetişkinle kurduğu bağlılık bağımlılığa dönüşür.

2 yaş civarında ise çocukların hareketliliklerinde ciddi değişimler gözlenir; motor koordinasyonları artmıştır, dil gelişiminde ilerleme oluşmuştur, yetişkinlerle iletişime geçmeye başlamıştır.

Bu dönemde hem zihinsel gelişim açısından hem de özgüvenin gelişmesi açısından kontrollü destek sağlamak gerekir. Diğer becerilerini kazanmada olduğu gibi, oyun oynama konusunda da henüz desteğe ihtiyacı vardır.

Sosyal olarak yeterince olgunlaşmadıkları için yaşıtlarıyla oyun sürdüremezler. Anne-babayla veya kendilerinden büyük kendisini idare edebilecek daha büyük çocuklarla oynayabilirler.

Bu anlamda yeterli olgunluğa erişmeden anaokuluna başladığında yaşıtlarıyla uyum problemi ortaya çıkabilir.

Ayrıca bu dönemde anne-babanın çocukla oynaması sadece çocuğun oyun ihtiyacını karışlamak anlamına gelmemelidir. Aynı zamanda anne-babanın çocukla kurması gereken iletişimi geliştirmek, çocuğu tanımak, duygusal gelişimini takip etmek açısından da önemlidir. Ayrıca çocuğu oyun sırasında gözlemlemek ve onun oyun arkadaşı olmak çocuğu tanımak için en kolay ve en etkili yoldur.

"Çocuklarda İki Yaş Sendromu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Eylem AYRANCI'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

DEVAMI İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ

21 Ağustos 2008 Perşembe

USLU ÇOCUKLARIN SIRRI NEDİR?

Uslu çocukların sırrı nedir? Cevabı, sınır koymaktan korkmayan bir anne-babaya sahip olmaları.

Tavsiyelerimizle, olumsuz davranışlarını engelleyemeyen 2-3 yaşındaki çocuğunuzun davranışlarına sınır koyabilirsiniz.

İki-üç yaşlarındaki çocuklar evde veya onlarla bir yere ziyarete gittiğinizde, birtakım haylazlıklar yaparlar.

Bu yaştaki çocuklar, neyin doğru neyin yanlış olduğunun farkındadırlar, ancak yanlış davranışı yapmamak için kendilerini engelleyemezler.

Bir anne-babanın dikkat etmesi gerekenlerden en önemlisi ise, çocukları haylazlığı yaptığı an verecekleri tepkilerdir.

Size, 2-3 yaşındaki çocuğunuza, çok sert ya da çok yumuşak olmaksızın, nasıl disiplin sağlamanız gerektiğiyle ilgili önerilerimiz olacak.

Bir öğrenme deneyimi

Disiplin kelimesi Latin kökenli "disciplina" kelimesinden geliyor ve "öğretme" ya da "öğrenme"' anlamında kullanılıyor. Aslında disiplinin hedefi de geçekten budur; çocuğa, iyi davranışın ne olduğunu öğretmek. Bu yaşta ceza vermek, bu tablonun bir parçası değildir. Bunun yanı sıra, istenmeyen davranışların çoğunun kaynağı meraktır, örneğin; "Eğer babamın diş fırçasını tuvalete atıp sifonu çekersem, fırıldak gibi olur mu?" diye düşünebilirler. Geri kalanlarının kaynağı ise aşırı neşeli olmalarıdır. 2-3 yaş çocuklarının doğru ve yanlışa dair bir fikri vardır, ama yanlış bir şeyi yapmaya da karşı koyamazlar. Bu yaş, kendini sınırlama duyusunu inşa etmenin zamanıdır. Bu evrede, çocuklar kendi farkındalıklarını kazanırlar ve sizi memnun etmek isterler.

Sorunları onlar ortaya çıkmadan önleyin

Disiplin, küçük çocuğunuz ve kendiniz için bazı temel kurallar koymak demektir.

Bu kurallar ve onları nasıl uygulayacağınızla ilgili önerilerimiz şöyle:

Yaramazlık yapabilme olasılığını aza indirin

Eğer ilgisini çeken nesneler onun ulaşamayacağı bir yerdeyse, örneğin; çocuğunuz sizin en iyi eşarbınıza bir toz bezi muamelesi yapamaz ya da ızgara çatalını köpeği dürtmek için kullanamaz. Her 20 dakikada bir "Sehpaya tırmanma!" diyorsanız, belki de sehpayı bir süreliğine ortadan kaldırmanın zamanı gelmiştir.

Küçük çocuğunuzun beden dilini öğrenin. Çocuklar sınırları denerler. Kardeşinin saçını çekmeden ya da duvarı boyamadan önce çocuğunuz geriye doğru bir bakış atabilir, yüzünde bir anda yaramaz, bir gülüş belirebilir ya da bir süre tereddüt edebilir. Bu, o harekete geçmeden hızlı davranıp onu yeniden yönlendirmeniz için bir şanstır, bu nedenle tetikte olun.

Olumlu olanı vurgulayın iyi davranışı geliştirin, böylece kötü olan davranışları tekrar etme ihtimali azalacaktır. Çocuğunuz iyi bir şey yaptığında, örneğin oyuncaklarını paylaştığında "Bu çok güzel.'" demeyin. "Oyuncaklarını paylaşman ne kadar güzel!" devin. Böylelikle neyi doğru yaptığını öğrenebilir.

Eşinizle ve çocuğunuzun bakısıyla tutarlı olun

Hangi davranışlara izin verilmeyeceği konusunda evdekilerle hemfikir olmalısınız. Eğer siz çocuğunuzun cep telefonuyla oynamasına izin vermezken eşiniz izin veriyorsa, bunun gibi ayrı düşündüğünüz konuları onunla yalnız kaldığınız bir ortamda tartışın.

Kuralları ortaya koymak

Çocuğunuzun hangi konuda olumsuz davrandığı önemli değildir; bu zaten çocukların yaptığı bir şeydir. Ama eğer olumsuz davranışları; kendilerine, diğer insanlara ya da eşyalara zarar veriyorsa, sizin için harekete geçme zamanıdır.

İşte önerilerimiz...

*Elinizden geldiği kadar sakin kalın:

Bazı belirli durumlar için, aşağıdaki "öfkeyle baş etme yolları" başlıklı bölümü okuyun.

*Can alıcı olanı söyleyin:

Çocuğunuz harekete geçtiğinde yalnızca "Hayır" demeyin. Eğer durmazsa cezanın ne olacağını söyleyin, örneğin; "Oyuncak trenini fırlatmayı bırakmazsan, günün geri kalanında onunla oynayamayacaksın."

*Olumsuz davranışın sonucuna dair yakın bir bakış açısı sağlayın:

Örneğin, kızım babamın kitaplığındaki kitaplara zarar verirse, ona sayfaları yırtılan kitapları göstermeliyim ve büyükbabanın neden üzüldüğünü açıklamalıyım.

*Çocuğunuzun yalnızca özürler dilemesini değil, aynı zamanda zararı telafi etmek için bir şeyler yapmasını da sağlayın:

Eğer oyun arkadaşının yaptığı kuleyi yıkarsa, onun yeni bir tane daha kule inşa etmesine de yardım etmeli.

*Oyuna ara vermeyi deneyin:

Şu eski yöntem iyi sonuç veren bir çaredir, özellikle çocuğunuz uzlaşmadan uzak duruyorsa ya da sakinleşmeyi reddediyorsa... Onun odasında ya da güvenli başka bir yerde oturmasını sağlayın ve siz izin verene kadar kalkamayacağını söyleyin. Bunun için iki ya da üç dakika uygundur.

*Öfkeyle baş etme yolları

Çocuğunuz yaramazlık yaptığında duygularınızı kontrol edebilmeniz her zaman en iyisidir. Ilımlı şekilde disipline ederseniz, anlaşmazlığın çözümünün sakin bir şey olduğunu göstermiş olursunuz.

Market tepinmesiyle baş etmek zorunda kalan tüm ailelerin bildiği gibi, bu her zaman kolay değildir. Eğer evdeyseniz. kendinizi kontrol edebilecek hale gelene kadar başka bir odaya çekilmek uygundur. Eğer bir marketteyseniz, bir şeyler yerli yerine oturana kadar birlikte dışarı çıkıp bir süre oturabilirsiniz. Ani durumlarda bunu daha nadir sağlarsınız, örneğin çocuğunuz çok kalabalık bir sokağa fırladığında onu öyle bir azarlarsınız ki ağlamaya başlar. Bağışlanabilir olduklarında, böylesi davranışlar, kesinlikle örnek teşkil etmemeli. Çocuğunuza neyi yanlış yaptığını anlatmak için zaman harcayın. Yolun kenarına oturun, birlikte arabaların birbirlerinin arkasından nasıl hızlı gittiklerini izleyin ve ona, incinmesini istemediğinizi anlatın.

Kaynak:

Sağlıklı tutum:

Ailenin çocuğa karşı tutumunun iki temel ögesi vardır;

1. Sevgi, 2. Disiplin.

Kuramsal olarak en olumlu tutum, temel gereksinimleri en uygun biçimde karşılayan, kişide kendi kendisini doyurabilme yetisi geliştiren, iki temel ögeyi en sağlık biçimde ve oranda içinde bulunduran tutumdur (10,11).


Disiplin, çocuğa istenilen davranış ve alışkanlıkları öğretir, kendi kendini denetleme yada iç denetim demek olan ahlak gelişimini sağlar.
Disiplin, tutarlık ve esneklik gibi temel ilkeleri içermelidir.

*****
Katı ve baskıcı disiplinle
davranışı yönlendirmeyi amaçlayan anne-baba; çocuğun kendilerine karşı korku, öfke ve kızgınlık içinde olmasına neden olur, çocuğa saldırgan olmayı ve sorunlarını şiddet yoluyla çözmeyi öğretir ve zayıf vicdan ve ahlak gelişimine yol açar (12).

KAYNAK


SEVGİ TEMELLİ DİSİPLİN

Disiplin aile içindeki denge ve düzenin oluşturulmasında büyük önem taşır. Ancak disiplin çoğunlukla "cezalandırma" ile eşdeğer zannedilir. Her ne kadar bu kelime kuralcılık anlamına gelse de, disiplin gerçek anlamda çocuğun topluma uyumu üzerine yoğunlaşmakta ve davranışlarını yönlendirmeyi amaçlamaktır. Disiplin; çocuğa istenen davranış alışkanlıklarını öğretmek, kendi kendini yani iç denetimini sağlamaktır. Bu ise dıştan zorlamayla olmaz. Önemli olan içselleşmiş bir sorumluluk duygusunun çocukta oluşturulmasıdır.

Gelişim süreci içinde çocuk, zihinsel gelişimi için ilgileneceği bir faaliyet arar. Sıkıldığında yaptığı bazı davranışlar, yaramazlık ve zarar verici davranış olarak adlandırılır. Oysa çocuk hiçbir şey yapmamaktansa zaman zaman kötü şeyler yaşamayı yeğler, başka bir deyişle ona göre herhangi bir uyarım veya heyecan, canını acıtacak türden de olsa hiç yoktan iyidir.

Çocuk disipline alıştırılırken, onun gelişimine bağlı sınırlılıklar göz önüne alınmalıdır. Özellikle erken çocukluk yıllarında çocuğun ihtiyacını belirlemek ve davranışın altındaki nedeni bularak davranışın değişimini sağlamak anne baba kadar çocuğu da tatmin eder. Benlik kontrolü ve anne babanın isteklerine cevap verebilme yeteneği zamanla kazanılır. Anne-baba uygun davranışı sergilemesi için çocuğa model oluşturarak, sınırlarını belirleyerek, açıklama yaparak yardımcı olabilir. İstenmeyen davranış karşısında hoşnutsuzluğun belirtilmesi çok zorunlu hallerde cezaya başvurulması beklenir. İstenen davranışı sergilediğindeyse olumlu yüz ifadesi ve övücü sözlerle değerlendirilmesi, çocuğun davranışının şekillendirilmesinde etkili olabilir.

Davranışı yönlendirirken yapılan ilk hata, yanlış davranışı görmezden gelme, ikinci hataysa ilk çare olarak cezaya başvurmaktır. Eğer çocuk yanlış davranışta bulunuyorsa bir nedeni vardır. Çocuk bunu ifade edecek yaştaysa onu dinlemeli, daha küçükse bu davranışın altındaki nedenler tahmine çalışılmalıdır.

Yaramazlık yapan çocuk bir ihtiyacı dile getirmek -anne ve babanın dikkatini çekmek- için bu davranışı gerçekleştirmektedir. Eğer çocukla iletişim kurulup, olumsuz davranışı konusunda onu uyardıktan sonra da davranış devam ediyorsa, burada anne babaya yönelik bir amaç ya da mesaj vardır. Çocuk ebeveynin hoşlanmadığı davranışla onu cezalandırmaktır.

Kabul edilmez bir davranışla karşılaşıldığında onun yerine kabul edilir bir davranışı koymak yerinde olur. Örneğin; cam sürahiyle oynayan çocuğa kızmak-ya da saklamak- yerine, aynı büyüklükteki plastikle oynamasına izin vermek gibi.

Bir diğer önemli nokta, çocuklar anne ve babalarının tüm davranışlarını aynen kopya ederler. Korku ve kaygılarını da, coşku ve olumlu huylarını da. Çocuklar modelden taklit yoluyla öğrenirler. Onlar için eylem sözden daha etkilidir. Çocuk duyduğunu değil, gördüğünü öğrenir ve uygular.

Gelişimsel geriliği olan çocuklarda ise değiştirilmek istenen davranışlar tutarlı, dengeli ve sevgi dolu bir yaklaşımla değiştirilebilir. Olumsuz bir davranışın değiştirilerek, olumlu bir davranış halini alması belki daha uzun zaman alacaktır. Başlangıç aşamasında, istenmeyen davranış düzelme gösterene kadar daha sık tekrarlanabilir. Ancak tutarlılık ve süreklilik, çocuğa olumlu davranışların kazandırılmasında ebeveyne yardımcı önemli faktörlerdir.

Bilinmelidir ki, yeni davranışlar küçük, kararlı ve tutarlı adımlarla yetişkin bir model eşliğinde kazanılabilecektir. Ayrıca, birlikte olunan zamanlarda gerçekleşebilecek istenmeyen davranışların görmezden gelinmesi ve iyi davranışların övülmesi, yeni davranışların kazanılmasına yardımcı olacaktır.

Unutulmaması gereken en önemli kural, çocuğa uygulanan disiplini sevgi temeli üzerine inşa etmektir.

Pedagog Arzu AKYÜZ

KAYNAK


20 Ağustos 2008 Çarşamba

ANNE BANA HAYATI ÖĞRET...


Hayat Bir Çocuğa Nasıl Anlatılmalı?

Arkadaşımın kızı bir yaşına gelmişti, 'Sen eğitimcisin, neler öğretmem gerekiyor, bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum' dedi. Sorusu kolaydı ama yanıtı zordu, akıl vermesi basitti ama uygulaması karmaşıktı, anlatmaya başladım:

*Annelik uzun zaman alan ve günün yirmi dört saati devam eden adı 'insan yetiştirmek' olan bir iş.

*Bir kere bilmelisin ki, zaman alacak. Neye zaman harcarsan onun karşılığını alırsın. İşine zaman harcarsan işinden, eşine zaman harcarsan eşinden, çocuğuna zaman ayırırsan da ondan karşılığını alırsın.

*Yapabiliyorsan gözyaşlarını tutmamasını öğret, acı çekmeden olgunlaşamayacağını...

*Kıskanmamayı öğret ona, arkadaşının başarısından mutlu olmayı, birlikte sevinçleri paylaşmayı, içinden 'neden ben değil de o?' demeden...

*Kazanmaktan mutluluk duyup içine sindirmeyi, ama aynı zamanda kaybetmeyi öğrenmesini... Çünkü bir adım sonrasında görünüşte galip olanları gösterecek hayat ona.

*Her şeyin bir sonu olduğunu öğret. Sahip olduğu bütün değerlerin bir gün keyif vermeyebileceğini... Kazanılan ve harcananın bir sonu olduğunu, gidilen yerlerin zamanla bıkkınlık verebileceğini, her şeyi tüketebileceğini, tüketemeyeceği tek şeyin bilgi olduğunu öğret.

*Kitaplardan keyif almasını, ders çalışmak istemiyorsa zorlanmamasını, ama okumayı sevmesini öğret ona.

*Elbet er ya da geç alacaksın biliyorum, ama mümkün olduğunca geç al ona bilgisayarı. Ona kendisi ile kalacağı sakin zamanlar ver, sıkılmayı öğret ona, sıkılıp da kendini yönlendirmeyi bulmasını.

*Doğaya götür onu, hayvanlardan korkmaması gerektiğini öğret. Arıların bizi sokmasından çok, nasıl bal yaptığını anlat.

*Doğanın kendi içindeki gizemini bulmasına yardımcı ol, yağmurdan sonraki toprak kokusundan keyif almasını sağla.

*Soğuk kış gecesinde ateş yakmayı öğret, belki büyüdüğünde bir gece sevgilisine ateş yakar ve belki binlerce yıldızın altında birbirlerine sarılırlar, bunu öğretmemiş diğer sevgililerin aksine...

*Şartlar çok zor olsa da yalan söylememesi gerektiğini öğret ona.

*Kazandığı elli milyonun piyangodan çıkan beş yüz milyardan çok daha keyifli olduğunu öğret. Alın terine saygıyı öğret ona.

*Aşk acısı çekmenin hiç aşık olmamaktan daha güzel bir duygu olduğunu öğret.

*Kendi doğruları üzerinden kimsenin onu yargılamasına izin vermemesi gerektiğini öğret, başkalarını da kendi doğruları üzerinden yargılamamayı...

*Bunun başkalarını dinlememek olduğunu değil, söylenenleri kendi eleğinden geçirmesi gerektiğini öğret. Kendi fikirlerine inanmanın güzelliklerini anlat.

KAYNAK

4 Temmuz 2008 Cuma

ÇOCUĞUNUZ EN ÇOK ROMAN KAHRAMANI MI YOKSA ÇİZGİ FİLM KAHRAMANI MI TANIYOR?

Günümüz çocukları eğitim ve eğlence bakımından çok fazla kaynağa sahip olsa da, uzmanlar çocukların kitap okuması gerektiğine dikkat çekiyor.

Hepimiz çocukların kitap okumasını istiyoruz. Kıpır kıpır teknoloji ile erken yaşta tanışan çocuklarımıza hareketsiz duran kitapları sevdirmek eskisi kadar kolay değil.

Davranış Bilimleri Enstitüsü Çocuk ve Genç Danışmanlık Merkezi'nden Psikolog Şeyda Özdalga, çocuklara kitabı sevdirmenin günümüzde daha zorlaştığı görüşünde:

"Fazla çaba sarf etmeden eğlendirip, bilgilendiren televizyon, bilgisayar gibi teknoloji harikası iletişim araçları ile görsel cazibesi yüksek, oyalayan ve eğiten birçok oyun ve oyuncak arasından çocuklara kitabı sevdirmek günümüzde artık daha zor.

Bu kadar uyarana sahip olmadığımız 20-30 yıl öncesinde tercih ettiğimiz, doğum günlerinde hediye olarak seçtiğimiz kitaplardı.

Şimdi ise çocuklar klasik roman kahramanlarını değil, çizgi film kahramanlarını tanıyorlar."

Şeyda Özdalga bebeklikten başlayarak çocukları renk, çizgi ve sözcüklerle tanıştıran, anadilini öğrenmesine yardımcı olan kitapların önemini şöyle özetliyor: "Hem görsel hem de dilsel özellikler ile çocuğun oynama, eğlenme, görme, duyma, dokunma yoluyla tanıma ve keşfetme gereksinimlerini karşılayan, duygu ve düşünce dünyasını besleyen, yaratıcılık ve hayal dünyasını geliştiren araçlar kitaplar."


YAŞ GRUPLARINA GÖRE KİTAP SEÇİMİ:

Çocuğu kalıpların dışına taşıyacak ve yaratıcılığını besleyecek sıradışı hikayeler seçilirse çocuğun hayata bakış açısı genişleyecektir.

Her kitap çocuğa bilgi verilmesi ya da çocuk tarafından okunması amacıyla hazırlanmamıştır. Mutlaka bir ders vermek ya da yeni bir bilgi edindirmek gibi bir görevi yoktur; sadece çocuğu eğlendirmek ve keyifli bir zaman geçirmesini sağlamak için de seçilebilir.

Kitapların nasıl kaleme alındığı kadar nasıl resimlendirildiği de çok önemlidir. Çocuklar kelimelerden önce resimleri okumayı öğrenirler. Nitelikli bir şekilde kaleme alınmış bir kitap özenle resimlenmemişse hak ettiği ilgiyi göremeyebilir.

Kitap seçmek için kitabevine birlikte gitmeye ve kitap seçiminde çocuğun da isteklerini göz önünde tutmaya dikkat edersek kitabı okumaya daha hevesli olacaktır. Kitap seçerken çocuğa kitapları incelemek için fırsat tanımaya ve sabırlı davranmaya özen göstermeliyiz.

0-3 YAŞ ÇOCUĞUNA: tanıdık nesnelerin olduğu parlak renkli kısa ama ahenkli cümlelerden oluşan az kelimeli ve bu kelimelere ait resimleri olan bol resimli uzun süre elinde kalacağı için kaliteli malzemeden yapılmış, kolay yıpranmayacak ellerinin boyutuna uygun kitaplar seçebilirsiniz.

Bu yaş grubundaki çocuk dokunarak ve dinleyerek öğrenmeye çalışır. Konuşmayı öğrenmesine yardımcı olmak ve dil becerilerini geliştirmek için ona kitap okuyun.

3-5 YAŞ ÇOCUĞUNA:masallar, bildik hikâyeler içeren tanıdık durumların anlatıldığı, hayata dair çocuğun sınıflandırabileceği nesneler içeren iyi resmedilmiş hayalgücünü harekete geçiren ayrıntılı resimleri olan kitaplar seçebilirsiniz.

Bu yaş grubundaki çocukların yaratıcılıkları hızlı gelişir. Özellikle olayların nedenleri üzerine yoğunlaşırlar. Dolayısıyla içinde sorularına cevap bulabilecekleri, günlük hayatlarında karşılaştıkları sorunları komik bir dille anlatan (uyumak istemeyen çocuk, arkadaşı olmayan ayıcık vb.) kitapları tercih edebilirsiniz.

5-8 YAŞ ÇOCUĞUNA:güçlü hikâyeleri ve güçlü karakterleri olan sadece iyi-doğru değil, kötü-yanlış karakterleri de içeren içinde yabancı ve bilinmedik kelimeler olmayan gerçek hikâyelerden alıntılar içeren yeni bilgiler öğreten ayrıntılı resimleri olan okumayı yeni öğrenenler için fazla uzun olmayan ve küçük yazılarla yazılmamış ilgi alanına giren konular içeren kitaplar seçebilirsiniz.

Bu yaş grubundaki çocuk kendisini tanımaya başlamıştır. Kendisinin, başka insanlardan farklı duygu ve düşünceleri olabileceğini anlamıştır. Yeni şeyler denemeye açıktır.

8-12 YAŞ ÇOCUĞUNA:çocuğun karakter ve zevkine uygun sadece mesaj kaygısı taşımayan, çocuğu düşündüren kendisinin seçeceği kitaplar alabilirsiniz.

Bu yaş grubundaki çocuk kendi ilgi alanlarını kendisi belirleyebilir. Bu alanlarla ilgili her yeni bilgi ya da kahraman onu heyecanlandıracaktır. Maceralı hikâyeler bu yaş grubunun ilgisini fazlasıyla çeker.

ÇOCUĞUNUZA OKUMAYI NASIL SEVDİREBİLİRSİNİZ?

* Anne-baba olarak siz bir kitap okuyucusu modeli olabilirsiniz.
* Kitap okumak için özel zamanlar ayırabilirsiniz.
* Kitap okurken mimik ve ses tonunuzu kullanarak, kitaptaki hayal dünyasının içine çekebilirsiniz.
* Kitap okumayı sevmek kitabı tanımakla başlar. Kitapçıya giderek kitapları tanıması konunda rehberlik edebilir, onun nitelikli seçim yapmasını sağlayabilirsiniz.
* Ona okunan ya da kendi okuduğu kitabı babasına, arkadaşına anlattırabilir, böylece okumanın değerini, aktarma becerisini, başkasıyla paylaşmakla ilişkiyi geliştirmeyi destekleyebilirsiniz.
* Özel günlerinde ona ya da arkadaşlarına kitap hediye edebilirsiniz.
* Birlikte kitabevleri ve fuarları ziyaret edebilirsiniz.
* Günlük gazete, dergi ve sürekli yayınları takip etmesini özendirebilirsiniz.
* Odasında kitaplarını koyabileceği bir kitaplık oluşturabilirsiniz.
* Kitaplarını arkadaşlarına ödünç vererek ya da alarak, okulun kütüphanesinden yararlanmasını sağlayabilirsiniz.

kaynak
kaynak

2 Temmuz 2008 Çarşamba

HER ÇOCUK BİR PROJE mi acaba??

Ayşe Arman'ın Esin Acıman ile ropörtajından alıntı:

Çocuklarımız artık birer proje. Doğdukları andan itibaren öyle...

Anne- babanın çocuğu adına gerçekleştirmek istediği projenin aşamaları ve hedefleri var.

Projeyi nasıl ele alırsanız, sonucu da öyle oluyor. Bizler, nasıl çocuklar yaratmak istiyorsak, o çocukları yaratıyoruz. Rekabet çok fazla. İyi okullardan mezun olmak yetmiyor, çok iyi okullardan mezun olmak gerekiyor. Çünkü bu yeni dünyada akademik başarı da önemli.

Proje bilimsel bir düşüncedir. Projede önce gözlem vardır, sonra elindeki verileri değerlendirme ve hedef belirleme. Ve sonra da o hedef boyunca çalışma. Buradaki en önemli husus da, çocuğun kapasitesini iyi tanıma. Siz istediğiniz kadar akademik bir hedefe kilitlenin, çocuk gerçekleştiremeyecek bir durumda ise boş, ne işe yarar...

Herkesin çocuğunu çok iyi tanıması gerekiyor. Üç tip çocuk var.
1- kapasitesinin altında başarı gösteren,
2-kapasitesinde başarı gösteren,
3-kapasitesinin üstünde gösteren. Kimse kapasitesinin altında başarı gösteren bir çocuk yaratmak istemez.

Altyapıyı kurduğunuzda, projelendirdiğinizde eninde sonunda o çocuktan bir şey yaratıyorsunuz. Daha doğrusu, maddi şartlarınız doğrultusunda ona olanaklar sunuyorsunuz, gerisi ona kalıyor, yeni dünyaya uyumlu olabilecek mi, yeni dünyada rekabete girebilecek mi ve evet bir anlamda da başarabilecek mi? Başarı, yeni dünyada mutlulukla eşdeğer. Bize düşen de onların kendi kapasitelerinin zirvesine çıkabilmelerini sağlamak. Çocuğumuzu iyi tanıyacağız, onu kapasitesinin üst sınırlarına kadar incitmeden zorlayacağız. Kural, başkalarıyla değil, kendi kendisiyle rekabete sokmak...

Mesela çocuğunuza sınavdan kaç aldığını sordunuz, 4 dedi. Asla Ayşe, Fatma kaç aldı diye sormayacaksınız ya da sınıfta senden yukarıda kaç kişi var diye. Sizi onlar ilgilendirmiyor, sizin için önemli olan çocuğunuzun bir önceki sınavdan kaç aldığı. Eğer 3'se, süper. Kendisini geçmiş, gelişme var.

Her çocuğun bir duruşu, bir gelişim süreci var. Her yaş grubu içinde o çocuğun öğrenmesi gereken ahlaki değerler, bilişsel özellikler, zeka boyutları ve olması gereken duygusal bir hedef var. Bunların hepsini doyurmak zorundasınız.
Proje budur, 4 bacaklıdır
.

1- Ahlaklı bir çocuk yaratacaksın, doğruyu yanlışı öğreteceksin, insan ve hayvan sevgisi vereceksin, dolayısıyla doğa sevgisi, bundan hiç taviz vermeyeceksin. Bu manevi değerleri veremezsen çocuk kaybolur.

2- Bilişsel seviyesini takip edeceksin, bileceksin bu yaş grubu çocuğu ne yapar, yapmadığı zaman onu yapabilmesi için birtakım çalışmalara gireceksin.

3- Yapabildiği zaman da sınırlarını zorlamaya başlayacaksın. Bakalım bir yaş üstünün şu davranışlarını da yapabiliyor mu?

4- Ve bunları ona sunarken bunların onun yaşının ötesinde olgular olduğunu açıklayacaksın ki, yapabiliyorsa başarısıyla gururlansın, yapamıyorsa üzülmesin.

Esin Acıman kim?

kaynak

27 Haziran 2008 Cuma

16 Haziran 2008 Pazartesi

MİNİK TOSBAAM VE GÜN GÜN TUVALET EĞİTİMİ


TOSBAAM TAM 2,5 YAŞINDA....

TOSBAANIN EĞİTİMDE BİRİNCİ GÜNÜ

Gerçekten zor bir gündü. Bezini çıkarttığım andan itibaren öğlene kadarki zaman, yer silip tosbaaya kilot yetiştirmekle geçti.

Yanındayken yapmayan ama odadan ayrıldığım saniye içinde altına yapan afacan beni epey zorladı.

Elimde lazımlık ile peşinde koştum nerdeyse. Yani 15-20 dakikalık aralarla…

Öğlen altını bezleyip yatırdım kalkınca tekrar çıkardım.

Ve manzara akşama kadar sürdü.

İşte bu noktada sağlam bir sinir sistemi gerekiyor.

Gözünüz hep onun üstünde olsun. Uzaktan da olsa izleyin.

TOSBAANIN EĞİTİMDE İKİNCİ GÜNÜ

Zorlu gün yeniden başladı.

Elimde lazımlıkla dolaştım durdum.

Lazımlıkta oturtup kitaplarla veya oyuncaklarla oyalamak ne mümkün.

Silinen yerler,ıslak kilotlar ve pantolonlar…

‘’ben vazgeçtim’’ ‘’henüz hazır değil galiba’’ en sık kullandığım cümleler oldu .

Ama yine de vazgeçmedim ve uyku dışında bez bağlamadım.

TOSBAANIN EĞİTİMDE ÜÇÜNCÜ GÜNÜ: BİTTİ ANNE, B O Ş !

Kahvaltı sonrası tam yapıyordu ki lazımlığa oturttum,oyuncaklarıyla oyalayarak devamını yapmasını sağladım.

Birlikte lazımlığı temizledik.

Biraz sonra büyük çişi için sinyaller alınca, hemen lazımlığa oturtarak, o işi de hallettik.

Alkış ve övgülerle tosbaa mutlu ben mutlu olay yerini terkettik.

Elimde lazımlıkla dolaşmaktan vazgeçtim.

Klozet üstü aparatı taktım.

Oturttum üstüne tosbaayı. Elimizde bir kitap karıştırmaya başladık.

Artık çişini yapıyor klozete…

Sık aralıklarla klozete oturttum ve her oturmasında azar azar çiş yaptı.

Yaptıkça o da alıştı çiş yapma fikrine.

Tuvalet diyaloglarımız da değişti:

--çiş bitti mi

--bitti anne, b o ş.

--boş mu !!!

Birkaç kaza ile günü bitirdik.

TOSBAANIN EĞİTİMDE DÖRDÜNCÜ GÜNÜ

Bu gün klozete daha sık uğrar olduk.

Her gidişimizde azar azar yapmaya devam etti

Büyük çiş için klozete gitsek de yapamadı.

Son anda lazımlığa oturttum ve yaptı.

Bir kaza ile günü bitirdik.

TOSBAANIN EĞİTİMDE BEŞİNCİ GÜNÜ

Sabah lazımlığa oturmuş ve çişini yapmış olarak buldum.

Her ne kadar kilotunu çıkarmadan oturmuş olsada çişin yaptı sonuçta.

Kaza ile sonuçlanmış olsada minik tosbaamın çamaşırını alkışlar eşliğinde değiştirdik .

Çok mutluyduk eşimde ben de…

Gün içinde kazamız olmadı.

Her tuvalete gidişimizde işimizi hallettik

TOSBAANIN EĞİTİMDE DOKUZUNCU GÜNÜ

Kilotunun ıslanması rahatsız ediyor.

Bu sayede her seferinde olmasa da haber vermeye başladı.

İlk günlerde idrarın tamamını boşaltamadığı için daha sık tuvalete gidiyorduk

Artık çişini daha uzun tutabiliyor ve daha fazla idrar yapabiliyor

Çişinin geldiğini hissetmeye başladı.

Galiba bu iş oluyor !?

.

.

.

TOSBAANIN EĞİTİMDE YİRMİNCİ GÜNÜ:
Artık minik tosbaam koordinasyonu sağlamaya başladı.

Çişinin geldiğini hissediyor ve''çişim var'' yerine ''çiş yaptım''diyor.

Kelimeler hatalı da olsa koşar adımlarla tuvalete gidiyoruz.

Ve mutlu son :) hem küçük çişini hem de büyük çişini artık tuvalete yapıyor.

Ve daha da mutlu son :)) çişinin geldiğini anlayıp söylüyor.

Biz bu işi hallettik .

Darısı bu konuyla ilgilenen anne ve bebeklerin başına....

NOT: Anneler sakın aceleci olmayın. Sabırlı davranın ve vazgeçmeyin.
Ama en önemli şart ise bebeğinizin 2 -2.5 yaşına gelmesini bekleyin.
Zorla ve onu korkutarak hiçbirşey elde edemezsiniz...

Konuyla ilgili diğer yazılarım

2-3 yaş arası psikolojik gelişim

13 Haziran 2008 Cuma

ÇOCUKLARA VERİLEBİLECEK ÖDÜLLER...


En basit ifadeyle “ödül” istenen davranışı pekiştirmek için, olumlu bir geri bildirimde bulunmak olarak düşünülebilir. Bu şekilde bakıldığında “gülümsemek”, “aferin” demek de bir ödüldür. Hemen tüm canlılarda öğrenmeyi pekiştiren şeyler “ödüllerdir”. İlkel canlılarda bile, bir hareketin, bir konumun, karşılaşılan bir cismin iyi ya da kötü olarak tanımlanması, benimsenmesi, arkasından gelen uyaranlara bağımlı olarak öğrenilir. Hoşa giden bir uyaran, örneğin “besin” elde etmek, o davranışı pekiştirecektir.

Genel hatlarıyla, küçük çocuklar da, bu şekilde bir öğrenme yöntemiyle davranışlarını geliştirirler. Bu nedenle, istenen davranışları pekiştirmek için, bir disiplin yöntemi olarak, çocuğun bireysel özelliklerine, yaşına ve gelişim düzeyine göre bir takım ödüller verilmesi uygun olacaktır.

Okul öncesi dönemdeki çocuklar için ödül seçenekleri (2-6 yaş)

* Parka götürmek

* Arkadaşlarıyla oynaması için izin vermek

* Masal anlatmak

* Oyun oynamak

* Kucaklamak/sarılmak

* Kukla oyunu oynamak

* Anneyle dışarıya gitmek

* Bisiklete daha uzun süre binmek

* Teybe sesini kaydetmek

* Pizza yemeye gitmek

* Beraber şarkı söylemek

* Hayvanat bahçesine gitmek

* Lunaparka gitmek

* Oyun hamurları satın almak

* Günlük planları yaparken fikrini almak

* Pikniğe gitmek

* Özel pastadan yemek

* Ona çizgi film kaseti almak

* Çocuk tiyatrosuna götürmek

* Boyama kitabı almak

* Beraber müzik dinlemek

* Beraber resim çizmek vs.

Okul çağındaki çocuklar için ödül seçenekleri (6-11 yaş)

* Beraber Parka gitmek

* Dışarıda yemek

* Gece arkadaşında kalmasına izin vermek

* Birlikte dışarıda top oynamak

* Birlikte yemek pişirmek

* Bisiklete binmesine izin vermek

* Bir TV programı seyretmesine izin vermek

* Dışarıda biraz daha fazla oynamak

* Resim malzemeleri satın almak

* Beraber kampa gitmek

* Spor kursuna yazdırmak

* İstediği bir yemeği yapmak

* Ona bir hikaye anlatmak

* Kütüphaneye gitmesine izin vermek

* Birlikte bahçe işleri yapmak

* Paten yapmaya götürmek

* Spor kursuna yazdırmak

* Odasını döşemesine izin vermek

* Bilgisayarla oynama saatini arttırmak

* Film seyretmek

* Yap-boz almak vs.

Ergenlik çağında ödül seçenekleri (11-18 yaş)

* Evde kutlama yapmasına izin vermek

* Dans kursuna yazdırmak

* Arkadaşlarıyla geziye gitmesine izin vermek

* Odasını dekore etmesine izin vermek

* Birlikte bahçe işleri yapmak

* Birlikte spor yapmak

* Arkadaşında kalmasına izin vermek

* Geç kalkmasına izin vermek

* Para kazanması için (kısa süreli) izin vermek

* Fotoğraf makinesini kullanmasına izin vermek

* Yaz kampına göndermek

* Eve arkadaşını çağırmasına izin vermek

* Bir banka hesabı açtırmak

* İstediği TV programlarını seyretmesine izin vermek

* Saçını istediği gibi kestirmesine izin vermek

* Arkadaşlarıyla konsere göndermek

* Bilgisayarı kullanma süresini uzatmak

* Paten, bisiklet kullanma süresini uzatmak

* Sinemaya götürmek

* CD hediye etmek vs.

Tüm bu seçenekler arttırılabilir. Her bir ödül bir liste haline getirilip her birine bir puan verilebilir. İstenen davranışlarıyla, örneğin 10 gün üst üste dişlerini fırçalamak 50 puan olabilir, ve 50 puanlık ödül satın alabilir (ör, sinemaya gitmek : 50 puan).

İstenmeyen davranışlarda ceza puanı olup, ödüllerden yoksun kalmaya yol açabilir.

Tüm burada söz edilen yöntemler çocuğun motivasyonunu arttırmaya yönelik, adil olmalı; tutarlı olmalı, verilen söz yerine getirilmelidir.

Dr. Koray Karabekiroğlu

kaynak

9 Haziran 2008 Pazartesi

MİNİK TOSBAA'M TUVALET EĞİTİMİ ALIYOR.

NOT: parantez içi yazılar bizimle minik tosbaamın tecrübelerine aittir.


Tuvalet eğitimi, çocuğun hiç bir kimsenin yardımı ve hatırlatması olmadan, kendi kendine tuvaletinin geldiğinin farkına varıp, tuvalete gidip tuvaletini yapabilmesidir. Yani tuvalete gitme davranışını kontrol edebilmesidir.

Tuvalet eğitimi, anne babanın çocuğunun çişinin geldiğini farkedip onu uyararak tuvalete göndermesi değildir.

Tuvalet eğitimi için 2- 2,5 yaşları beklenmelidir. (Minik tosbaam 2,5 yaşına geldi.)Çünkü çocukta tuvaletini yapmayla ilgili organlar bu yaşlar civarında gelişir. Bu yaşlardan önce çocuk tuvaletinin geldiğini hissetse bile tutamaz.(arada bir 'anne çiş yaptım' demeye başlamıştı ve biz de eğitim için vakit geldi dedik)
Çocuğun tuvaletinin geldiğinin farkına varması, farkına vardıktan sonra tutabilmesi ve gidip yapabilmesi için, bu işlemin tümü ile ilgili organlarla (böbrek, karın kasları, sidik torbası) beyin arasındaki sinyallerin gidip gelebilmesi için gerekli gelişimin tamamlanmış olması gereklidir.

Çocuk ilk ciddi eğitimini tuvalet eğitimi olarak alır ve hemen hemen bedeninin bütün işlevleri işin içindedir.
Dikkatini toplamak, vücudundan gelen sinyalleri önce anlamlandırmak sonra da değerlendirmek, bu sinyallere göre tepki vermek ve ebeveynlerden yardım istemek gibi çok karmaşık bir işlemler zincirini öğrenecektir.

Hem zihinsel hem de bedensel olarak bir kontrol sağlama mekanizmasını oturtmaya çalışmak göründüğü kadar kolay değildir.(hem de hiç kolay değil.öncelikle sağlam bir sinir ve sabır sisteminiz olmalı:)) ) ebeveynin hatalı tutumları sürecin uzamasına neden olacaktır.
O nedenle altını ıslattı diye çocuğunuza kızıp bağırmadan önce bu karmaşık sistemi bir kez daha düşünmelisiniz; bu alışkanlığı kazanırken kuru kaldığı her an aslında ödüllendirilmesi gereken bir zaferdir.

Bu eğitime başlandığı sırada aileye katılan yeni bir kardeş, anne baba arasındaki sorunlar, ayrılıklar, çevre değişimi, kreşe başlamak gibi faktörler çocukta olumsuz etkilere sebep olacaktır.


Çocuğunuzun tuvalet terbiyesine hazır olduğunu gösteren bazı belirtiler vardır:

1-Çocuğunuz bazı basit isteklerinizi yerine getirebiliyor mu? (evet)

2-Gün boyunca bezi en az iki saat kuru kalabiliyor mu? (evet)

3-Kısa bir uykudan sonra bezi kuru kalabiliyor mu? (evet)

4-Barsak faaliyetleri düzenli ve daha önceden tahmin edilebliyor mu? ( Bazı çocuklar günde 2-3 kez, bazıları ise 2-3 günde bir kez kaka yaparlar. Burada önemli olan bu aralıkların düzenli olarak tekrarlanması ve daha önceden tahmin edilebilir düzeye gelmesidir.) (evet)

5-Kendi başına tuvalete gidiyor mu? (evet)

6-Tek başına pantolonunu indirip kaldırabiliyor mu? (kısmen)

7-Bezi ıslandığında rahatsız oluyor mu? (bizimki hazır bezlerle bunu pek hissedemedi galiba)

8-Lazımlık veya oturağına ilgi gösteriyor mu? (evet)

9-İç çamaşırı giymek istiyor mu?(bizim ufaklığın böyle bir talebi olmadı)

Yukarıda sayılan maddelerin büyük çoğunluğuna evet yanıtını verebiliyorsanız çocuğunuz tuvalet eğitimine hazır demektir. Aksi halde birçok güçlükle karşılaşabilirsiniz.

ADIM ADIM TUVALET EĞİTİMİ

* Gevşeyin. Tuvalet eğitiminde sakin ve rahat yaklaşım en iyi davranış biçimidir.

* Tuvalette ne yapacağını çocuğunuza gösterin. Çocuklar büyüklerini tuvalette görünce onları taklit etmeye başlarlar. (eğitime başlamadan önce bunu öğretmiştik)

* Tuvaletle ilgili ailenizin kullandığı sözcükleri çocuğunuza öğretin ki tüm aile bireyleri çocuğun kullanacağı sözcüğü duyduğunda tuvaleti olduğunu anlayabilsin.
* Çocuğunuza tuvaletini yapmadan önce oluşan yüzde kızarma, çömelme, ıkınma gibi belirtilerin tuvaletinin geldiğini işaret ettiğini öğretin.(bu işaretler büyük çişi için belirgin ama küçük çiş için öğrenmek zamanımızı aldı. kazalar da bu aşamada gerçekleşiyor zaten...Ama iki -üç gün içinde öğreniyorsunuz)

* Çocuğunuza bir lazımlık veya klozet oturma aparatı satın alın. Oturarak tuvalet yapması daha kolaydır.

* Çocuğunuza tuvalet kullanımı hakkında kitaplar okuyun, bilgi verin.

* Çocuğunuza tuvalette kolay indirilip kaldırılabilen giysiler giydirin.

* Çocuğunuz tuvalete gitmek istediğinde ona yardımcı olun, yanında kalın eline tuvalette otururken oyalanabileceği resimli kitaplar vs. verin ve oturağına tuvaletini yapmasa bile birkaç dakika oturmasını sağlayın.(ilk gün onu oturakta 1 saniye tutmak bile çok zor oldu.İkinci gün de hemen hemen aynıydı ve evin pek çok köşesi KAZA izleriyle işaretlendi:)) Ama üçüncü gün hem klozet üstü aparatta hem de lazımlıkta çişini yapana kadar oturdu. Bir kaç kaza ile günü bitirdik.)
* 4-5 dakikadan sonra çocuğunuzun tuvaletten kalkmasına yardımcı olun. Eğer bu süre içerisinde tuvaletini yapabildiyse aşırıya kaçmamak kaydı ile onu övün ve ödüllendirin. Eğer tuvaletini yapamadıysa birdahaki sefere yapabileceğini söyleyin.(minik tosbaama en büyük ödülümüz alkış oldu.azla yetinmesini de öğreniyor bu arada :)) )

* Tuvaletini yaptıktan sonra çocuğunuzu dikkatle silin. Kız çocuklarında silinme işleminin enfeksiyon kapmayı engelleyebilmek amacıyla önden arkaya doğru yapılması gerektiğini unutmayın. Tuvaletten sonra ellerin dikkatlice yıkanması gerektiğini siz de örnek olarak çocuğunuza öğretin

KAYNAK1

KAYNAK2

KAYNAK3








Fisher Price Kraliyet Koltuğu

İnternette dolaşırken gördüğüm müzikli tuvalet/lazımlık.

Eğitimde zorlanıyorsanız yardımcı olabilir.Motivasyonda zorlanan tosbaalar için ideal.İçerisindeki sensörü sayesinde bebeğiniz tuvaletini yaptığında müzik ile ödüllendirir.

detayları için buraya tıklayın



Konuyla ilgili diğer yazılarım

2-3 yaş arası psikolojik gelişim

minik tosbaanın gün gün tuvalet eğitimi

5 Haziran 2008 Perşembe

EMZİRME İLE ZEKA ARASINDA BAĞLANTI BULUNDU


Kanada’daki McGill Üniversitesi tarafından yapılan yeni bir araştırma, emzirme ile artan zeka arasında güçlü bağlantı buldu. Araştırmaya göre anne sütüyle beslenen bebekler daha zeki!

Araştırmacılar, emzirme konusunda bugüne kadar yapılan bu en büyük araştırmanın sonuçlarına göre, emzirme çocukların zekasını artırıyor ve akademik başarılarını geliştiriyor.

Genel Psikiyatri Arşivlerinin yeni sayısında yayımlanan Emzirme ve Çocuk Bilişsel Gelişimi başlıklı makalede doktor Michael Kramer, araştırma sonuçlarının, 6,5 yıldır incelenen 14 bin çocuktan elde edildiğini belirtiyor. Kramer, çalışmalarının, emzirmenin çocukları daha zeki yaptığına dair bugüne kadar en güçlü kanıtı sağladığına da dikkat çekiyor.

Kramer ve meslektaşları, Belarus’taki 31 hastane ve klinikte çocuklar üzerinde yaptıkları araştırmada denek annelerin yarısından bebekleri yalnızca emzirmelerini istedi. Bu, araştırmacılara, çocuğun bilişsel gelişiminde emzirmenin etkisini ölçme imkanı tanıdı. Bu araştırma sırasında annelerin zeka seviyeleri ya da bebekle olan bağları gibi faktörler dikkate alınmadı.

Daha sonra bu çocukların bilişsel kabiliyetleri, çocukların doktorları ve öğretmenleri tarafından yapılan zeka testleriyle ölçüldü. Testler sonucunda yalnızca emzirilen çocuklardaki ölçümler önemli derecede yüksek çıktı.

Emzirmenin beyin gelişiminde ve zeka üzerindeki etkisinin, çok sık tartışılan bir konu olduğunu hatırlatan doktor Kramer, birçok araştırmanın bir gruba dayandırılırken, bu araştırmanın rastgele bir şekilde yapılmasından dolayı emzirme ile zeka arasında bir sonuç ortaya çıkardığını ifade etti.

BBC’ye göre Kramer ayrıca, emzirmenin gözlemlenmiş bilişsel faydalarının, anne sütündeki bazı maddelere mi, yoksa emzirme sırasındaki fiziksel ve sosyal etkileşime mi bağlı olduğuna henüz açıklık getirilmediğine dikkat çekti.

İŞTE SİZE BİR KAÇ E-KİTAP ÖNERİSİ... üzerine tıklayın.



KAYNAK

30 Mayıs 2008 Cuma

SİZİN BEBEĞİNİZ HANGİ BURÇTAN?


KOÇ BURCU

Bir Mars/Koç bebeği coşkulu, girişken ve özgürlükçüdü.

Enerjisi yoğun ve şaşırtıcıdır.

Onu kolay kolay koyduğunuz konumda bulamazsınız, hele bir de duygusal etkiler yaratan gezegenler öne geçmişse, öfkesi ve neşesi aynı düzeyde yükselir ve iner.

Fizik gücü mükemmeldir ve bunu dışarıya yansıtır.

Onun için seçeceğiniz oyuncaklar, enerjisini tüketmeli yani hareket ettirmelidir. Onun cesareti sizi şaşırtabilir ama hep öyle olacaktır.

Yukardaki astrolojik konumların bir tanesi böyle bir sonucu getirecektir.

Beşiğinden veya yatağından sürekli olarak birşeyleri dışarıya attığını göreceksiniz. Mars/Koç bebeği iki yaşına kadar her şeyi çabuk öğrenir ama sonuçlarını kendisi yaratır, öğretileni yapmaz.

İki yaşından sonra, odasını kendisince düzenleyecektir.

Onu oyuncaklara boğmayın çünkü bir tanesi veya seçtiği bir oyuncak ilgisinin merkezi olacak ve uzun bir zaman için sadece ona konsantre olacaktır.

Koç çocuğu, yaratıcılığını iyi kullanır ve özgün fikirler oluşturur.

Beş yaşına doğru iyi bir arkadaş, öncü ve örgütçüdür.

Kişiliğinin zihinsel yönünü veya ilişkilerini ileri ve geri adımlar atarak gösterir, bazen geri çekilir, gözler, bazen de atağa kalkar.

Diğer gezegenlerin etkileri ve özellikle de Mars'ın durumu fiziksel gücünü, tavrındaki şiddetin dozunu ve duygularının anlatım biçimini şekillendirir.

Bebeğinizin veya çocuğunuzun başından yaralanmamasına veya etkilenmemesine özen gösterin.

Koç bebeğinin Güneş ışınlarından aldığı etki daha zarar vericidir.

Unutmayın daima "önce ben" diyecektir, egoizması yüksektir ve ilişkilerini bu yolla geliştirir. Sabırsız değildir ama iyi eğitilirse ortaya çıkar.

Kız veya erkek, her iki cinste de erken yaşlarda seksle ilgilenmeye başlayacaktır.

BOĞA BURCU

İşte size hükmedici, sabit, dengeli, tedbirli, çekingen ve pratik bir kişilik.

Yaşamı boyunca yapacağı gibi, daha bebekken tutarlı, düzenli ve dikkatlidir.

En küçük riskden bile kaçınır.

Yemek zamanlarını, uyuyacağı veya oyun oynayacağı anları çok iyi bilir ve kendine göre düzenler, düzeni öylesine tutarlıdır ki, şok geçirebilirsiniz.

Ona çok oyuncak almaya hazır olun, materyalisttir, maddeye önem verir ancak sahip olma güdüsü tatmin edildiğinde kendisini iyi hisseder.

Kısacası, sık eline yeni birşeyler verilmelidir.

Öte yandan doyumsuz bir koleksiyoncudur, her şeyi toplayıp saklamaya bayılır, küçük bebeklerin, otomobillerin hatta dinozorların koleksiyonunun yapar ve dokunılmasından nefret eder.

Daima onun iznini almak zorundasınız.

Bazen ciddi ciddi birşeyler yaptığını görürsünüz, saatlerce uğraşır ve kendince bir görevi yerine getirirmişcesine çabalar durur ama sonunda sonuca kesinlikle ulaşır.

Yaşıtlarını bebekken bile tanır ve onlara sadıktır, aynı şekilde ailesine de bağlıdır, uzak kaldığında huzursuzlaşır.

Dikkat edin, güzel şeylere bayılır ve minik yatağında bile yeniliklerin farkına hemen varır. Huzurlu bir aile ortamı ve sıcak duygular onun için çok önemlidir, değişkenlikleri hemen farkeder.

Boğa Burcu'nu sevgi ve aşk gezegeni Venüs yönetir;

Venüs'ün aldığı etkilere göre giysilere ve yemeğe yönelik ilgileri gelişecektir.

Yine de ona küçük yaşta bir gardrobu olduğunu hissettirin ve oyuncaklarını koyacağı bir mekan sağlayın.

Boğa bebekleri, güzel sözleri ve şarkı dinlemeyi çok severler; onunla konuşun ve müzik dinletin.

Değişkenliğinin temel nedeni, zıt burcu olan Akrep'ten kaynaklanır.

Buradan sert etkiler alırsa sessizleşir, içe döner, kıskançlığı artar hatta kin tutar. Ruhsal tansiyonunu iyi izleyin ve dış etkilerden onu koruyun.

Bebekken negatif etkilere daha dayanıklıdır ama iki yaşından sonra değişkenliği belirginleşir. Erkek veya kız kardeşi olduğunda, onun yeni geleni dikkatle izlediğine ve tavır aldığına tanık olacaksınız.

Değişimler, ruhsal dalgalanmalar ve aşırı duyarlılık bu dönemlerde görülür.

Yeni bir konuya karşı ilgisi zor başlar veya bitirmekte zorlanır.

Büyük bir obur olabilir, çok dikkatli olun çünkü sizin kendinizce doğru olduğunu sandığınız beslenme sistemini beğenmeyebilir ve zorlanmaktan nefret eder, muhakkak kendi beğenilerine önem verilmelidir.

Materyalistik yönü sessiz bir yaramazlık şeklinde tezahür eder.

Unutmayın o Burçlar Kuşağı'nın "Ben İsterim" diyebilen tek örneğidir.

Aç gözlülüğünü frenlemek için ona sık sık küçük ama yeni birşeyler verin.

Eğitiminde sabırlı olun ve yineleyin, ilgisiz görünse bile o anda birşeyler öğrenmektedir ama uygulamasını kendince uygun gördüğü zamanlarda yapacaktır.

İKİZLER BURCU

İkizler/Merkür bebeği bir eğlencedir. Çok çabuk öğrenir ve konuşur. Günü geldiğinde hemen yazı yazmaya başlayacak, ilgisi neyse, çizim, lego vs.. o olayın ustası olacaktır. Çok şakacıdır ama aynı zamanda da kuşkucudur. İkizler Burcu'nun simgesi ikizlerdir ve bu onun her konuda iki yönlü olduğunu gösterir. Herşeyi iki tane olacaktır, gelecekte bile iki sevgilisi, iki işi veya iki evcil hayvanı olacaktır. Düşünceleri daima iki yönlüdür ve ikisinin de doğru olduğuna inanır. Zihinsel gelişimi ve tepkileri sessizdir ama mantıklı, rasyonel ve hızlıdır, yeni durumlara çabuk uyum sağlar. Küçük yaşta hemen çevresindekilerle iletişim kurmaya çalışır, biraz büyüdüğünde yazım araçları, bilgisayarlar ve hatta mikrofonlar onun ilgisini çekecektir. Ama unutmayın o bir hava burcudur yani maddeci değildir, öncelikle zihinsel uyumu gelir. Bilgi onun için çok önemlidir, bu nedenle herşeyle ilgilenir ve hep öğrenmek ister. Tehlikeli bir yönü ise, kıskançlığı ve başkalarının özgürlüğüne değer vermemesidir, duygusal çelişkileri yani iki yönlülüğü yargılarını egoizması lehinde geliştirir. Burcun ve Merkür'ün üzerindeki gezegensel etkilerin durumuna göre, muhteşem bir geveze de olabilir. Bilinçaltında sürekli alarm çaldığı için, huzursuzluğu, can sıkıcılığı ve sinirliliği bebekliğinde ortaya çıkabilir, Neşesi kadar bu yönleriyle belirginleşir ama eğilimi gezegensel etkiler belirleyecektir. Çok yaratıcıdır ve bunu göstermeye bayılır. Daha küçücükken ticaret yapmaya çalışır. Değişken İkizler bebeğinin ve çocuğunun elleri ve akciğerleri duyarlıdır. Ayrıca zihinsel yüklenmelerde zorlanır. Kişiliğindeki ikilik, büyüdükçe ortaya çıkar ama sadakati dikkat çeker ve bağlandı zaman vazgeçmez. Küçük yaşta eğitilmelidir çünkü öğrenme güdüsü çok erken başlayacaktır.

YENGEÇ BURCU

Bir Yengeç/Ay çocuğu duyarlı ve duygusaldır. Burçlar Kuşağı'nın en vehimli tipidir ve aynı zamanda da sorumluluktan kaçanıdır. Arkadaşlarını unutur, evcil hayvanlarıyla ilgilenmez. Kendisini evinde ve özellikle de kendi başına kaldığında huzurlu hisseder. Hele odasi onun için çok önemli bir sığınaktır. Yengeçler, önem verdikleri birşeyi veya birkaç şeyi biriktirirler, örneğin çukulata saklarlar ve emziklerini biriktirirler. Kıskançlığı belirgindir ve uzun sürer. Bir eğitim verileceği zaman kolay kabul eder; başlangıç olarak Ay dönemleri iyi izlenirse sonuçlar daha olumlu olacaktır. Kurnaz ve tutumludur. Ailesine önem verir ve mükemmel bir koruyucudur, tek tek herkesle ilgilenir. Bebek veya küçük insan oyuncaklarını, dolma hayvanları çok sever ve onların hareketlerini öğrenerek taklit etmeye çalışır. Yengeçler, hayal kurmaya bayılırlar, bazen onun ses çıkarmadan öyle oturduğunu görürseniz, hiç bozmayın çünkü hayaller evreninde dinlenmektedir. Bu yönüyle gelecekteki iş hayatında başarı kazanacaktır çünkü zihinsel dinlenme ustasıdır. Çok duyarlıdır, daima bir kalkan taşır ve negatif etkilere karşı kendisini hep korur, yanılsa bile aldırmaz çünkü güvendedir. Bebekken dış dünyada gelişen gerilimleri hemen hisseder ve rahatsız olur. Ruhsal dalgalanmaları yoğun ve çok farklıdır. Zirveden tabana bir anda iner ve çıkar, bazen çok acımasız olabilir ama yine kendisini korumaktadır. Ay'ın aldığı etkilere göre değişirken yine Ay'ın simgelediği evinin ve annesinin durumlarına göre etkilenir. Duygusal belleği çok güçlüdür, aylar önce zorla yediği bir yemeği asla unutmaz yine reddeder aslında reddettiği yemek değil, o anda karşılaştığı baskının anısıdır ve öç alır. Erkek Yengeç çoçuğu çabuk zedelenebilir çünkü yaşamın sertliklerinden hoşlanmaz ve direnmez. O dönemlerde, ya alaycı olacak, ya da negatif tavırlar gösterecektir. Kız Yengeç ise kabuğuna çekilerek, erişilmez olacaktır. Daima teşvik edin ve cesaret verin, kısacası onun duygularını şarj edin. En iyisi, onun duyarlılığını mantık çerçevesinde kalarak yine kendisine yönlendirin.

ASLAN BURCU

Aslan bebeği ve çocuğu açık, sıcak, sevecen ve dramatiktir. Tabii ki, daima ilgi odağı olmalı ve sürekli övülmelidir. Kuşkusuz o bir kral veya kraliçe olmak isteğindedir, ailesinin ve çevresindekileren sorunlarının kendisininkilerden fazla ve önde olmasından hoşlanmaz. Emir vermeye bayılır, lüks ve konfor ister, tüm çocukların önderidir, onları yönlendirir ve kullanır. Dahice buluşları vardır ve eğlendirir. Başka çocukları sever hatta kendisinden büyük olanlarla daha iyi ilişki kurar. Aslan çocukları giysilere bayılırlar ve hatta büyüklerinin giysileriyle oyunlar oynarlar. Bir teyp ve mikrofonu biraz büyüdüğünde onun için iyi bir oyuncaktır, onunla bir çok eğlence yaratır. İyi bir organizatördür, liderlik yeteneğini bebekken bile görürsünüz. Mama şişesini bile kendisi yönlendirmek ister, yattığı yerde uygun pozisyonu bulmak için döner durur. Çok gururludur ve cezalandırılmaya hiç dayanamaz. Onunla bu yönde ilişki kurarken; "sen kötü değilsin ama kötü birşey yaptın" sloganını hiç aklınızdan çıkarmayın. Egosunun gücü sayesinde sıkıntılara dayanıklı, hastalıklara tahammüllüdür, üstelik derdini belli etmekten de kaçınır. Olgunluk en önemli sorunudur, zaman içinde bu yönün önemini göreceksiniz. Öğrenmesi gereken en önemli ders, daima kendisinin çok önemli olduğunu sanmamasıdır. Aslan çocuklarının babaları çok önemlidir, onu örnek alırlar ve hiç unutmazlar. Bu konuda çok dikkatli olunmaıdır. Kısacası onun bir Aslan-Kral olduğunu hiç unutmamalısınız.

BAŞAK BURCU

Başak çocukları, öncelikle yaşamın birçok alanında mükemmeliyetçidirler. Yıldız haritasında bu etkiler çok önemlidir, karakteristikliği güncel yaşamında bu yönde belirginleşir. Başak çocukları bir ev delisidirler, kaprisleri dahi bu alanın içindedir. İyi organize olurlar ve hatta erken yaşta okumaya çalışarak, alfabeyi algılamaya çalışırlar. İyi bir ilişki ustasıdır, eğer utangaç değilse... Gerçekten de bazen çok çekingen ve utangaçtırlar, gelecekte bu yüzden yüzyüze gelmekten kaçındıkları ve mektup yazmayı tercih ettikleri görülecektir. Başak çocuğunuzun kişiliği analitik ve eleştiricidir. Bazen o kadar çok şeyi beğenmez ki, herkesi bıktırır, bunu oyun oynadığı anlarda daha iyi görebilirsiniz. Sorumluluğu doğuştan vardır, ne yapacağını iyi öğrenir ama bu yeteneği sık sık övülmelidir. Temizliği, egsersizleri ve hatta dieti çabuk ve iyi öğrenir. Güncel alışkanlıklara çabuk uyum sağlaması sevindiricidir. Yıldız haritasının durumuna göre, Başak/Merkür çocukları aşırı titiz ve kaprisli olabilirler. Zaman zaman kendisinden bile memnun olmaz ve huzursuzluğu doruğa ulaşır. Burada egosunu bir yastık gibi kullanarak, yaslanır ve tavır alır. Yapılması gereken şey, onun istediği gibi davranmasını sağlamak ve yanlış olanı destekleyerek, kendisinin huzurunu kaçırmaktır. Çabuk anlayacaktır çünkü titizliği hemen onu uyarır. Altının kirli kalmasına, temizlenmemesine ve kirli, pis ortamlarda kalmaya hiç gelemez ve kıyameti koparır. Bedeni çok önemlidir. Herşeyi sorgular ve öğrenmek ister. Bazı Başaklar, belli bir olaya veya öğretilen şeye takarlar ve birden onu yaşamsal takıntı haline getirirler. Öğrenmeleri ve öğretilmeleri gereken şey, kendisine sunulan ortama uyum sağlamaktır ve onlara evrenin merkezinde yaşamadığı anlatılmalı ve en iyilerin hep değiştiği gösterilmelidir.

TERAZİ BURCU

Bir Terazi çocuğuna "Ne istiyorsun?"diye sormayın çünkü hemen cevap alamazsınız. Onun en büyük sorunu kararsızlıktır. Çok tedbirlidir ve keskin dengesi nedeniyle seçme sorununu sürekli yaşar. Aslında uyumludur ve onunla anlaşmak kolaydır. Arkadaşlığı sever, grup oyunlarına bayılır ve organize eder. Öteki çocuklar onunla oynamayı severler, romantik yaklaşımlarından ve cazibesinden etkilenirler. Hemşirecilik oynaması onun sosyal yönünü vurgular. Terazi/Venüs çocuğu genelde feminendir, sanat, estetik ve güzellik onun için önem taşır. Resim yapmaktan hoşlanır, bunun için yalvarır, hayal kurar ama aynı zamanda da tembeldir, bu nedenle yeteneklerini geliştirmeye ihtiyacı vardır. Bazen onu herşeyden uzak, bir köşeye çekilmiş Barbie koleksiyonuyla uğraşır görebilirsiniz. Bunu bebekten de yapar ve saatlerce emziği ile uğraşabilir. Bu çocuk bir sosyal kelebektir, kalabalıkları konar, uygun gördükleriyle dostluklar kurar. Terazi/Venüs çocuğu ilişkilerinde tutucudur ve seçtiği birisiyle çok yakın yani mahremiyetini paylaştığı ilişki kurar. Bu bireyselliktir ama yalnız kaldığı anlamına da gelmez. Muhakkak bağımsızlık anlayışı bir şekilde geliştirilmelidir aksi halde ilişkilerinde kararsızdır. Çevresinden emin olmalı, sürekli olarak ilişki kuracağı kişileri kalabalığın içinden seçmesine izin verilmelidir. Bu seçim kolay olmayacaktır ve ailenin desteği gerekir. Bir seçim yapması için ısrarlı olunmalı ve desteklenmelidir. Terazi/Venüs çocuğunun sloganı "Barışın bir fiatı vardır" şeklindedir. Bunu yapmasının nedeni ise, herşeyi karşılaştırma iç güdüsüdür. Kısacası sizin dengenizin, onun dengesi olacağını aklınızdan çıkarmayın.

AKREP BURCU

Akrep çocuğu sertliği ve gerilimiyle tanınmıştır.

Akrep/Pluto çocuğu ile anlaşmanın iki yolu vardır.

Ya dıştan gücünüzü göstereceksiniz veya onun enerjisini içine döndüreceksiniz, onu bu yollardan anlayabilirsiniz.

Akrep çocuğu, bir şeyi isterken derinlemesine ister, tüm ayrıntılarına dikkat eder, araştırır ve sonucun arzusuna tam anlamıyla uygunluğunu soruşturur.

Gizemden hoşlanır ve bunu çeşitli şekillerde oynar.

Bulmacalar ve yap-bozlar tam ona göredir.

Akrep/Pluto çocuğu tutkulu bir liderdir, bu nedenle inandırmak için herşeyi yapar, uzun uzun uğraşır ve eninde sonunda amacının en azından bir bölümüne ulaşır. Çok duygusaldır ama aslında bu yönü onun güç gösterisidir. Düşüncelerini gerçekleştirmek için dağları yerinden oynatır. Fizik gücüyle sizi şaşırtır, hiç beklemezsiniz ama muhteşem bir kuvvet gösterisiye karşınıza çıkıverir. Nadiren hasta olur. Akrep Burcu'nda veya Pluto'da bir değişim olduğunda, gücünü bloke eder ve içine yönlendirir. Kıskançlığı, gerilimi ve gizemciliği bu noktadan sonra iyice ortaya çıkar. Daha önemlisi, fiziksel ve zihinsel dışavurumu yukardaki nedenlere bağlıdır. Onları anlamak hiç kolay değildir, nedensiz gibi görünen gerilimlerini aşama aşama aşmaya çalışmalısınız. Eğer bu mümkün olmazsa nelerin onu rahatsız ettiğini bulmaya çalışın, depresyona ve fiziksel rahatsızlıklara (özellikle bağırsaklarda) neden olan faktörleri zaman zaman sorarak, zaman zaman da izleyerek belirleyin. İnatçılığı katı ve güçlüdür fakat kişisel zaaflarını öğrenirseniz geçiş yolunu bulabilirsiniz. Unutmayın, o başarılı ve mükemmel bir liderdir, en korktuğu şey ise mutsuzluk ve mazohizmdir.

YAY BURCU

Yay çocuğu, yıldız haritalarında kolayca görülebilen ateşli bir iyimserdir. Coşkusu ve heyecanı olağanüstüdür. Sabit fikirli bir araştırmacıdır, maddesel ve düşünsel gerçeğe ulaşmak ister. Aradığı rahat futbol sahasında da olabilir, ya da ana okulunda, hiç farketmez. Koşullarını gürültüyle ortaya koyacak, ötesine boş verecektir. Haksızlığa gelemez, en küçük yaşlarda bile sürekli sızlanarak "fakat, bu bir oyun değil" der. Okulu gerçekten çok sever, merakından dinsal eğitime bile girer. Biraz büyüdüğünde, kendi kuramlarını oluşturarak, evrenin nasıl ve niçinlerini soruşturur, geniş bir düşünce alanı yaratarak yaşamın felsefesine yönelir. Yolculuk yapmaktan hoşlanır, küçük yaşta biryerlere gitmeye çalışır, bu şekilde düşünce ufkunu geliştirtirdiğine inanır. Benzer bir diğer neden, okumaktır. Yay çocuğu komik ve eğlencelidir, eli çok açıktır, yaşamdan tad alır, engin anlayışıyla sizi şaşırtır. Çünkü Yay çocuğu için "bilmek" önemlidir, çok konuşur, düşündüklerini açık sözlülükle ortaya koyar. Tartışmalara bayılır, size zıt çıkmaktan hoşlanır, aynı fikirde olduğunuzda bile tartışır. Çünkü kuramlarını yükseltmek ister, bir ebeveyn gibi davranır, onu cesaretlendirin, ille de yapması gerekeni tamamlamasını istemeyin, sadece başlatın. Kolayca canı sıkılır, oyununu ve uğraşını birçok başka konuya karıştırverir. Enerjisi çok yüksektir ve bunu dışarıya güçlü bir şekilde gösterir. Risk almayı sever ve maceraperesttir. Onun yüksek enerjisini, fiziksel olarak yorarak azaltın aksi halde karıştıracak ve yerlerini şaşıracaktır.

OĞLAK BURCU

Oğlak Çocuğunuz Zeki Ve Ciddidir. Minicikken Bile Cesaretini Gösterir Ve Evde Kendisine Çeşitli oyunlar yaratır. Bu çocuğa en iyisi bir bakıcı tutun, oturup onu incelesin, zaman zaman küçük duygusallıklara yöneltin, teşvik edin, arzusu başarılı ve sorumlu bir lider olmaktır. Bu çocuklar programlı olmayı severler, küçük yaşta yapacaklarını sıraya sokarlar. Yemeklerini, banyolarını, uykularını bilirler ve saatlerine dikkat ederler. Metabolizmaları ritmik ve düzenlidir. Oğlak çocuğu pratik, hırslı ve çalışkandır, malına sahiptir, israftan hoşlanmaz ve ancak çok tutku duyduğu ile paylaşır. Geleneksel olarak Oğlaklar, genelde işle eğlenceyi karıştırırlar, küçükken de böyledirler. Ciddiyetle, eğlenceyi arada bir karıştırırlar ve bu yüzden de çabuk yorulurlar. Tüm ciddiyetine rağmen, Oğlaklar'da bir mizah duygusu saklıdır. Komik durumları hemen farkeder ve çok gülerler ve gülmeleri alaycı ve aşağılayıcıdır. Öte yandan mükemmellik tutkuları bazen başlarına dert açar, onu yakından izleyin ve bu yüzden gerilime girmesine engel olun. Öğrenmeyi sever ama yakından olmak kaydıyla, tutmalı, tatmalı ve koklamalıdır. Oğlak çocukları yaşlı doğarlar, yıllar geçtikçe gençleşirler fakat çocukluk dönemini yaşamaları için teşvik edilmelidirler. Doğal cesareti nedeniyle her atılımı yapabileceğini unutmayın ve dikkatli olun. Bu çocuklar genelde, çok istekli ve başarılıdırlar fakat yaşları tırmanırken bir yerde öğrenmekten sıkılabilirler ve duraklarlar, işte o anda onu yakamalı teşvik ederek yeniden yola çıkarmalısınız.

KOVA BURCU

Çok tatlı, sevimli ve muzır, değil mi? Kovalar için daima küçük bir fark olmalıdır. Çocukken giyinmekten hoşlanmazlar ve ötekilere hiç benzemezler veya onların idealleri alışılmışın dışındadır. Ne olursa olsun, bu çocukta bir miktar gizem ama bu gizem karanlık değil aksine göz alıcıdır. Yaratıcılıkları ve yetenekleri olağandışıdır ama hayallerini gerçekleştirmek ve geliştirmek için özgürlüğü ihtiyaçları vardır. Ona çok genç yaşta bilgisayar eğitimi verebilirsiniz, teknolojinin her türü onu büyüler. Güzel, yeni ve farklı şeyleri sever. Bir diğer ilginç yanı alışılmış ve hatta düzenli gitmekte olan şeyleri aniden dramatik biçimde değiştirmesidir. Değişimleri aslında programla uygular aslında standartları ve alışılmış şeyleri sıkıcı bulmaktadır. Küçük yaşta müzelerden, doğada olmaktan hoşlanır, okumaya başlayınca kitaplara ve filmlere gömülür. Kova çocukları insancıl ve sevecendirler, bebekken de yardımcı olmayı ve paylaşmayı tercih ederler. Sokakta bulduğu bir kediyi eve getirdiğinde şaşırmayın ve beş yaşındayken elindeki parayı bir başka çocuğa verdiğinde de şaşırmayın. Kovalar idealisttirler ve burçlar kuşağının gösterişli tipleridirler. Onun küçükken sık sık kucağınıza atılmasını beklemeyin hatta yıldız haritasında su burçları egemen olsa bile çünkü zaaflarını göstermekten hoşlanmaz. Buna karşın, çoğu zaman soğuk ve kişisel olabilir. Bu karakter pozitiftir çünkü kendisini rahatlatmak ve özgür olmak olmak için kopmaktadır. Ama böyle anlarda çevresindekileri gerilime sokar. Bazen birşeylere kafasını takar ama takıntılarını gerçekleştirmek için yeterince atak davranmaz hatta utangaçlaşır. Bazen başını iyice derde sokar? Kova çocuğuna yapılacak en iyi yardım onu arkadaşlığa teşvik etmektir, bebeklikten okul çağına kadar olan yıllarda zor bir çocuktur, sık sık isyan eder ama onun her yaşta bir entellektüel ve hümaniter olduğunu hep hatırlayın. Değişimler hep yaşanacaktır ve o hep kendince yorumlar yapacak asla gelenekleri tekrarlamayacaktır.

BALIK BURCU

Çocuklar için Balık Burcu veya Neptün tanımının temelinde ebeveynlere tepki, meydan okuma ve bir kuşku vardır. Hayalciliği çok güçlüdür ve burçlar kuşağının en korkağıdır. Özenli, dikkatli ve ayrıntılı öyküler oluşturur, buna hayal gücünü de katarak arkadaşlarına aktarır ve kolayca inandırır. Oyunlar oynar ve istediklerini oyunla aldatarak elde eder. Dikkat edin, korkunç bir yalancı olabilir çünkü duygusallığı en üst düzeydedir ve kırılmamak için bu yola sapabilir.

Onun bu yönüne daima özen gösterin. Duyarlılığı sessizdir, toplar ve çevresindekilere kişiye göre dağıtır. Aslında o iyi bir danışmandır, okulun ilk sınıfında bile herkes ona akıl danışır ve o da uzun konuşmaya bayılır. Balık çocukları kendilerine ait olan yerlerden geri çekilmezler ve kendilerine ait olan şeylere sonuna kadar sahip çıkarlar. Siz ona yeterli zamanı verin, o kendisine ait belirlemeleri bir daha değiştirmemecesine yapacaktır. Onu korkutmayın hemen kaybolur, sık sık cesaretlendirilmeye veya şarj edilmeye gerek duyar.

En önemli işiniz budur çünkü çevresel duyarlılığı yüzünden gücü çabuk azalır, moralini yitirir. Eğer çabuk öğrenmelerini istiyorsanız, onun kendisini iyi tanımasına yardımcı olmalıyız. Bu tür çocuklar kolayca fanatik olabilirler. Israrcı olun, inat edin ve aile sorumluluklarını garantiye alarak, Balık çocuğuna gerçeği gösterin hatta yaşatın. Pratik olmalı ve onun duygularını izleyin. Üzüntü, korku, utanç gibi tüm olasılıklar olabilir, temel faktör duyarlılıktır. Hayalcilik Balık çocuğunda korkutucu olabilir. Bir not daha; onu ilaçlara fazla alıştırmayın ancak çok gerekli olduğunda bunu yapın. Kendi gücüyle çok önemli sağlık sorunlarını aşabildiğini göreceksiniz.

RESİMLER KAYNAK
KAYNAK